41. Bölüm : Cevapsız Sorular

141 17 5
                                    

Derin'den...


"Kenan KARAHANLI benim babam..." Ateş? Gözleri neden kızarık? Burası neresi? Okul mu?

"Ne kadar da onursuz bir kızmışsın sen?! Hem bize ihanet et, hem Mert'le öpüş, hem de Hakan'la gez! Ne bu rahatlık Derin Hanım?(!)" Ne?! Ateş... Neler diyorsun? Ama sesim çıkmıyor! Burası... Sınıf...

"Kullanılıyorsuuuun!" beynimin içinde yankılanan seslerle yere oturdum. Ateş yok oldu aniden. Karanlık bir sokak burası... Ellerimde poşetler var ve karşımda bir erkek var. Bana hep o kelimeyi söylüyor. Kolumu sıkıyor.

"Kendine yazık etme Derin. Ölmek için çok gençsin... Babana güvenme derim. Babanın boyunu aşar. Ama şunu bil..." dediği kelimelerle çığlık attım ve bir anda karanlık bir ormana geldim.

"Buğra çık!"

"Konuşmak istemi-"

"Konuşma!"

"Niye geldin o zaman?" zihnimde canlanan görüntülerle etrafa baktım. Ateş, aniden bana sarıldı. Burası sınıftı.

"Bırakma beni... Özür dilerim!" tam anlamıyorum Ateş'i. Ama birşeyler sayıklıyor. Sonra gözlerim kapanıyor ve Ateş önümde. Yüzü kan. Kafamı hızla çevirdim. Kumsal yerde kanla yatıyordu. Kafamı tekrar çevirdim. Herkes kan içinde yatıyordu.

"Yeter!" diye çığlık attım. Sonra o çocuk geldi gözümün önüne. "Yetmez! Ama sen ölünce yetecek..." iğrenç bir kahkaha sesi doluyor kulaklarıma. "Kenan yaşatır mı seni sanıyorsun?!" dedi kolumdan tutup silkerek. Çığlık atmaya başladım.

"Bıraak!" diye uyandım. Ağlamaktan ve terlemekten su içinde kalmıştım. Odama hızla giren annem ve babamla ağlamam şiddetlendi.

"Şşt, geçti... Geçti kızım, korkma..." babamın bana sarılmasıyla kendimi ona bıraktım. Beynim zonkluyordu. Aklıma aniden gelen görüntüler ağırlık yapıyordu.

"Derin, kızım. Sakin ol, rüyaydı..." dedi annem, saçlarımı okşayarak. Babam da benim uzanmama yardım etti.

"Baba..." dedim hıçkırarak. İkisi de bana döndü. "Ben... Ne yaşadım?" dedim korkarak. İkisi de birbirlerine baktı. "Rüyamda... Biraz birşeyler gördüm. Çok tanıdıktı. Ben... Hatırlamaya başlıyorum." dedim, babam göz yaşlarımı silerken. "Sabah konuşuruz güzel kızım, sen şimdi yat dinlen. Kumsal sana ilaç getirecek." dedi babam. Kafamı salladım. Sahi, o neredeydi? Bizde kalıyordu oysa ki. İzmir'e gitmemiş, benimle kalmıştı.

"İyi geceler..." dedim, iç çekerek. "Yanında kalmamı ister misin?" dedi annem. Kafamı salladım. "Gerek yok, Kumsal burada." dedim onun da uyuması için. Kafasını salladı ve babamla birlikte çıktılar. Aklım hâlâ rüyamdaydı. Ben... Kullanılıyor muydum? Ama nasıl? Kenan kimdi? Ateş... Ah! Kafayı yiyeceğim!

"Derin!" diye odaya elinde ilaçla Kumsal girdi. "İyi misin meleğim?" dedi, yanıma gelerek. Kafamı salladım ve doğruldum. İlaç içecektim sonuçta. "Al güzelim, iç." dedi hapı vererek. Ardından su içtim üzerine. Sakinleştirici haplardı bunlar. Doktor, olası bir durum için vermişti.

Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin