*Bazen tek bir hücren bile seni yanıltabilir!*
3 Hafta Sonra...
Derin'den...
Gözlerimi, yoğun dezenfekten kokusu ve beyaz ışıktan dolayı açtım. Karşımda iki doktor ve bir hemşire vardı. Bana gülümsüyorlardı.
"Günaydın Derinciğim," dedi erkek olan genç doktor. Kaşlarım, başımın ağrısından dolayı çatılmıştı.
"Nasılsın?" dedi bayan olan doktor, güleç bir yüzle. "Başım... Biraz ağırıyor." dedim, elimle ovarak. Hemşire bitmiş serumu çıkardı.
"Uzun süredir uyumandan kaynaklanıyor. Merak etme, yakında geçer. Şimdi biz aileni çağıracağız ve birazdan tekrar kontrole geleceğiz. Eğer iyiysen, taburcu olabilirsin. Geçmiş olsun." genç erkek doktorun dediklerinden sonra hepsi çıkmıştı. Çok geçmeden içeriye annem ve babam girdi.
"Kızım!" dedi babam, büyük bir neşeyle. Sonra annem, mutluluktan dolayı yağmurlu gözleriyle konuştu. "Derin'im, şükürler olsun!" dedi baş ucuma gelerek.
"Nasılsın yavrum, bir yerin ağırmıyor, değil mi?" dedi babam, endişe ederek. Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Oh, kızım nasıl korktuk bir bilsen!" dedi annen, saçlarımı okşayarak. "Anne," dedim yutkunarak. İkisi de bana merakla bakıyordu. "Bana ne oldu?" dedim, haftalardır beynimde dönen soruyla. İkisinin de yüzü, meraktan şaşkınlığa doğru değişim gösterdi.
"Nasıl ne oldu? Hiç birşey hatırlamıyor musun?" dedi babam, şaşkınlıkla. Kafamı olumsuz bir şekilde salladım. "Ben uyurken... Odaya Kumsal'ın girdiğini hatırlıyorum. Ama... Dedikleri hakkında bir fikrim yok. Ayrıca Ateş... O kim?" dedim, kaşlarımı çatarak. Babam, Ateş ismini duyduğunda huzursuzlansa da, annem şok içinde bana bakıyordu. "Kızım biz doktorlara haber verelim." dedi babam ve annemi de alıp, dışarı çıktı.
♦♦♥♦♦
"Kafasına vursak acaba, düzelir mi?" dedi adının Buğra olduğunu öğrendiğim genç. Herkes ona 'olmamışsın' bakışları atarken, o gayet normalmiş gibi bakıyordu.
"Bakma sen ona Derin," dedi Kumsal, bana dönerek. Buğra omuz silkti. "Filmlerde öyle yapıyorlar, ben ne yapayım?" dedi kendini savunmaya geçerek. "Her neyse, iyi misin sen? Bir yerin ağırıyor mu?" dedi ismi Gamze olan kız. Hayır anlamında kafamı salladım.
Odada gözleri sürekli üzerimde olan ama neredeyse hiç konuşmayan Ateş, sürekli saçmalayan Buğra, donuk bir ifadeyle bana bakan Yağız, Buğra'nın saçmalıklarına katılan Berk, benimle ilgilenen Gamze ve Kumsal vardı. Annem, bize birşeyler hazırlamak için aşağıdaydı. Babam da bana bunları yapanları bulmaya gitmişti. Bu arada, doktor -birkaç yıl geriye- hafızamı kaybettiğimi söyledi. Ben bu mahalleye nasıl geldiğimizi bile hatırlamazken kendime şaşıyordum; bu tiplerle nasıl arkadaş olmuştum?
"Gençler biz kaçar, Çağatay siber güvenliklerle bir karmaşa yaşamış. Yağız'la beni çağırıyor." dedi Berk, oturduğu koltuktan kalkarak. Sonra bana döndü. "Geçmiş olsun tekrardan amir kızı." dedi Yağız ve sonra Berk devam etti. "Beni hatırlamazsan çok küserim! Zaten beni unutarak çok şey kaybettin!" dedi yapmacık bir sinirle. Buğra ve kendisi gülerken, biz hepimiz onlara 'olmamışsınız' bakışı atıyorduk. O sırada annem girdi odaya. Elinde tepsi, tepside de limonata ve kek vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyun ve Gerçek {Seri Tek Kitaptır} •Wattys 2020
Teen Fiction| İLK KİTAP BİTTİ | Derin, babasının mesleği sebebiyle taşındığı bu mahallede, karşılaşacağı birçok şeyden habersizdir. Bu, bazen aşk, bazen arkadaşlıktır... Ama en çok ta, gerçek sevgidir öğrendiği... ~~~ *Oyunlar beraberinde gerçekleri getirdi ve...