Bölüm Şarkısı: Aydilge - Yangın Var
———"Bu arada annemle ve Serpil Teyze'yle konuştum. Öğrenince çok sevindiler. Selamları var."
Doğukan'a bakıp gülümsedim.
"Valla annemler hepimizden çok sevinmişler." diyen İrem'le beraber hepimiz kahkaha attık. Annemle babam hariç tabii.
"Keşke gelselerdi." dedi annem.
"Düğüne geliriz, dedi annem." diyen İrem'le beraber Orkun'la kısa bir bakışma yaşadık.
"Ona daha var." dedi babam. Hepimiz teker teker birbirimize bakıp yemeğe döndük.
Yemekten sonra babam işe gittiğinde Aysun Teyze geldi.
Hepimiz salonda oturup çay içerken Ebru bir uçta Yiğit bir uçta oturuyordu. Aynı şey Ahmet ve Merve içinde geçerliydi.
"Aysun Teyze öğrenirse çifte söz falan yaparız herhalde." diye dalga geçtim yanımdaki Yiğit'e.
"Sus kızım, zaten gerginim. Sevgilim karşımda oturuyor daha bir kere sarılamadık bile. Üstüne kaynanam da çaprazımda oturuyor." dediğinde gülerek Ahmet'e baktım. Stresle dizini sallıyordu.
"Ya da çifte değil, üç söz birden çıkar aradan." dediğimde Yiğit de benimle beraber güldü.
"Ne fısıldaşıyorsunuz bensiz." dedi Kerem kafasını bize doğru uzatıp.
"Sır." dedi Yiğit kolunu omzuma atıp.
"Vaay be Ahsen'im. Demek her şey yalandı. En çok beni özlediğini söylemiştin." Yalancı bir duygu sömürüsüne güldüm.
"Ama bebeğim açıklayabilirim." Eliyle beni durdurdu.
"Ben anlayacağımı anladım." dediğinde üçümüz de kahkaha attık.
"Ne oluyor kız orada?" diyen Aysun Teyze'ye baktım.
"Hiç, öyle kendi aramızda şakalaşıyorduk." diye mırıldandım.
"Ee bayağıdır görüşmüyoruz." dedi annem. "Anlatın bakayım. Sizde ne var ne yok?" deyip Merve'ye baktı. "Seni pek çıkaramadım kızım."
"Aa o şey, Orkun'un arkadaşı." dedi Aysun Teyze.
"Merve ben." O da gergin görünüyordu.
Herkes birilerine bir şeyleri çaktırmamaya çalışıyordu. Şu an herkes birbiriyle sevgili olduğundan annemlerin çakmaması için çabalıyorduk. Allah'tan bu konuda rahattım.
"Hepiniz bir kasıntı oturuyorsunuz. Rahat olun yahu." dedi Aysun Teyze.
"Ee cevap versenize ya. Ne var ne yok?" dedi annem.
"Ne olsun işte Nurcan Teyze'm? Geçinip gidiyoruz." dedi Kerem. "Sen de hala bıraktığımız gibisin valla. İnsan hep mi genç kalır?" deyip annemin gönlünü çelmeyi başarabilmişti.
"Ay yok canım. İki afacanla nereye kadar?"
"Sahi pıtırcıklar nerede?" dedi Serap hevesle.
"Uyuyorlar." dedim.
"Ay çay içe içe içim soldu. Bize birer kahve yap Ahsen." dedi annem.
Ayağa kalktığımda kızlar da teker teker peşimden geldiler.
"Çok gerildim ya." deyip sandalyeye oturdu Merve.
"Sorma sorma. Annemler öğrenirlerse bizim sözleri de araya kaynatırlar herhalde." dedi Ebru.
"Abartmayın be. Sanıldığı gibi değil." dedim cezveye kahveleri dökerken. "Bizimki mecburen ortaya çıktı bi'nevi. Sizinkiler öyle değil."
"Yani orası da öyle." dedi Serap. "Aman canım. Kaç yaşına geldik? Ahsen'le Orkun'a olduğu gibi bizi de anlayışla karşılarlar."
"Zaten Ebru'yla Ahmet'in sevgililerinin olduğunu biliyorlar ama kim olduklarını bilmiyorlar." dedim suları da cezveye ekleyip. Benimle beraber Ebru da başka bir büyük cezveye daha kahve yapıyordu.
"O zaman teker teker söyleyelim. Konusu açılınca bir kişi açıklasın." dedi İrem.
"İlk sen başla o zaman." dedi Serap. "Fikir senden çıktı." dediğinde İrem'in yüz ifadesine hepimiz güldük.
"Tabii bundan ilk önce Kerem'in haberinin olması gerekiyor."
"Ya onu bunu bırakın daha mühim bir olay var." dedim daha yeni aklıma gelince. "İki gün sonra söz var. Ben ne giyeceğim?"
"Aa bir de o var." dedi Merve.
"Yarın beraber çıkarız. Biz de bakarız hem."
Ebru'nun fikri hepimizin aklına yatınca kahveleri fincanlara döküp tepsileri elimize aldık. Önde ben arkamda İrem elimizde tepsilerle salona girdik.
"Sana da prova gibi oldu işte." dedi Aysun Teyze kahvesini alırken.
Bir anda heyecanlınca ellerim titredi ve fincanlar sallandı. Boğazımı temizleyip kendime geldiğimde bozuntuya vermeden kahveleri dağıttım.
Kahveleri içtikten sonra misafir odasına girdik. Burası evin ikinci salonu gibiydi ama genellikle çok kalabalık misafirler gelince kullanılıyordu.
Orkun'un yanına oturduğumda kolunu omzuma attı.
Burnunu saçlarıma yasladığında gülümsedim.
Fırsat buldukça saçlarımı kokluyordu ve bu hareketine her seferinde heyecanlanıyordum.
———
"Öyle çok şatafatlı bir şey aramıyorum. İsteme olacak sonuçta. Güzel olsun yeter." dedim kıyafetleri incelerken.
"Neyse işimiz kolay olacak o zaman." dedi İrem.
Girdiğimiz mağazada herkes birkaç elbise denediğinde Ebru ve Merve kendilerine güzel bir elbise bulmuşlardı.
Başka bir mağazaya gittiğimizde reyonlara bakarken gözüme bir elbise ilişti. Tam aradığım gibi güzel ve sade bir elbiseydi.
Kırmızı, ince askılı, mini bir elbiseydi. Askıları arkadan çapraz birleşiyorlardı. Sırt dekoltesi belimde son buluyordu. Önü de ne az ne fazla denilebilecek kadar açıktı ve abartı durmuyordu.
"Buldum."
———
"Ee ne yaptın bugün?" dediğimde bir an duraksadı Orkun.
"Hiç. Çocuklarla takım elbise baktık. Çok zor olmadı tabii, fazla seçenek yok. Gömlek, ceket, pantolon." dediğinde güldüm. "Diğerleri sadece gömlek giyecek. Bir tek benim ceket giymem canımı sıkıyor." diye homurdandı.
"Çıkartırsın bunalınca." dedim hala gülerken.
"Neyse." deyip ayağa kalktı ve cebinden bir kağıt çıkarıp geri oturdu.
"Bu ne?" dediğimde gülümseyerek bana döndü.
"İzmir'de, bahçede ilk oturuşumuzda tiyatro izlemeyi sevdiğini söylemiştin." dedi ve kağıdı bana verdi.
Bir tiyatro biletiydi.
"Ben de güzel bir hikaye buldum."
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜZİĞİN RİTMİ
General FictionMüziği hayatının merkezi yapmış bir grup arkadaş düşünün... Onların aşk ve dostluk dolu tatili ile tatil sonrasında olanlar diyeyim siz direkt okumaya başlayın bence ;) -- "Seni seviyorum. Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum. Duyduğum her...