Bölüm Şarkısı: İrem Derici - Tektaş
———"İnat etti geleceğim diye. Sonra bir iki güzel şey söyledi. Ben de hemen kabul ettim." deyip elimi alnıma vurdum. "Kendimi geliştirmem lazım."
"Şimdi yalan yok, Doğukan güzel laf edince hemen her dediğini yapasım geliyor."
"Hasta hasta içki içiyor şuna bak." dedim az ilerimizde, kapıda sohbet eden Orkun'a bakıp.
"Nasıl olsa bakan var." Serap'ın imayla söylediği şeye güldüm.
"Alışkanlık yapmasın çok. Böyle burnunun dikine giderse bakmam."
Alayla kafasını sallayınca bardağımdaki son yudumu aldım.
"Hadi girelim. Başlarız şimdi."
Arka taraftan çıkıp kapıya ilerlediğimizde bizimkilerin yanında durduk.
"Ahsen sende nasıl bir şey var ya? Birkaç saatte adamı turp gibi yapmışsın." Kerem kolunu omzuma atınca gözlerimi devirdim.
"Ben iyileştiriyorum ama o geri hasta olmaya çalışıyor." deyip Orkun'un elindeki bardağı aldım. Oyuncağı alınmış çocuk gibi bakınca bardağı geri vereyim mi diye düşündüm ama hayır! Tabii ki vermeyecektim.
İçeri girince Orkun, Ebru ve Merve'nin oturduğu masaya oturdu ve biz de sahneye çıktık.
İrem Derici - Tektaş
Yıldızlar yanında sönük
Aşkı kalbi kadar büyük
Bir gün kapımı çalacak biliyorum
Elinde tektaş bir yüzükGözlerim istemsizce mikrofonu saran elimdeki yüzüğe kaydı. Yıldız gibi parıldayan tektaşa ve alyansa bakınca gülümsedim.
İş işten geçmeden olsa
Bir gün yanımda uyansa
Yüreğimden yüreğine yollar var ya
Hepsi tebessüm sana
Sadece sen ol yanımdaŞarkıyı söylerken gözlerim beni izleyen Orkun'a kayınca gülümsedi ve göz kırptı.
Beklemem artık gel beni sen sar
Böyle olsun, kime ne zarar
Ey canımın sahibi yar
Seviyorum, ne önemi varNakarat kısmının sözleri hoşuma gidiyordu. Sanki bana tercüme olarak yazılmıştı.
Beklemem artık gel beni sen sar
Böyle olsun, kime ne zarar
Ey canımın sahibi yar
Seviyorum, ne önemi varSeviyorum, ne önemi var
———
Sahneden inip masaya doğru ilerlediğimde çapraz masada Deniz ve Kubilay'la oturan Melih'e selam verdim.
"İşe iki vokal alıyoruz. Birisi oturuyor, diğeri söylüyor. Bu nasıl iş? Paraya yazık." Kubilay'ın dediklerine gözlerimi devirdim ve Orkun'un yanına oturdum.
"Bu kadar üzülüyorsan o parayı senin maaşından keselim Kubilay." Melih'in cevabına gülerek Orkun'un elindeki bir başka bardağı daha alıp bir yudum aldım.
"Bardaklarımı alıp durma artık."
"Çok içme, hastasın sen."
Gözlerini devirip bardağı elimden almaya çalışınca kolumu diğer tarafa doğru uzattım. Bir süre almaya çabalayıp başarısız olunca pes etti.
Gülerek bardaktaki son yudumu içtiğimde bardağı Orkun'un önüne bıraktım.
"Al, yemedik bardağını."
Masadakiler güldüğünde Orkun içinden içinden homurdanıyordu.
Telefonum çaldığında ona gülmeyi bırakıp kimin aradığına baktım.
"Annem." Ayağa kalkıp dışarı çıktığımda yan tarafa geçip telefonu açtım. "Efendim anne."
Bir süre birbirimize hal hatır sorduktan sonra annem asıl konuya geldi.
"Babanla Salim Bey'in İstanbul'da 1-2 hafta sürecek işleri varmış. Aysun'la karar verdik." Gözlerim kocaman açılırken korktuğum şeyin başıma gelmemesini diledim. "Biz de geliyoruz."
Al işte yaaa
"Anne sen çocuklarla nasıl geleceksin buraya?" Tabii benim asıl derdim bu değildi.
"Kızım sırtımda taşımayacağım hoş. Arabayla geleceğiz."
"Tamam o zaman." dedim kısık sesle. Onu yolundan döndüremeyeceğimi çoktan anlamıştım.
"Bu gece yola çıkıyoruz. Yarın öğlende oradayız inşallah."
"Biz evde olmayız ama o saatte." dedim bir umut. Belki daha geç gelirlerdi.
"Bahçede hiç anahtar saklayacak yer yok mu?" Sinirle ayağımı yere vurdum.
"Tamam anne, ben bir yer bulup sana haber veririm."
Telefonu kapatıp içeri girdiğimde yutkunup bizimkilere baktım.
"Annemler geliyormuş." dedim ve Orkun'a baktım. "Aysun Teyzelerle beraber."
———
"O kadar da kasmayın ya. İki hafta altı üstü. Gelip gidecek." Merve'ye bayık bakışlar gönderdim.
"Ağlayacağım." Ebru ellerini yüzüne kapattığında Yiğit dudaklarını büzüp ona baktı. Ne yapabilirdi ki?
"Tamam şimdi sakince ayrılacağız ve evlerimize gideceğiz."
"Allah'tan bizim böyle dertlerimiz yok." Kerem'in sözüne Serap kafasını salladı. Haline şükretmeliydi.
"Allah'tan bizimkiler gelmiyor. Hepsini birden kaldıramam." Yiğit'e kesinlikle hak veriyordum.
"Aa durun durun, ben size şeyi söylemeyi unuttum." Önden giden Ahmet dahil herkes durup Kerem'e baktı. "Annem geçen gün ağzından kaçırdı."
"Kime çektiğin belli oldu."
Ahmet'in dediği şeye hepimiz gülerken Kerem göz devirip devam etti.
"Biz hani ilk sene bunları tanıştırmıştık ya. Bunlar birlik olup Whatsapp'tan grup açmışlar."
"Annem yoktur o grupta." Orkun fazla rahat söylemişti bunu.
Tabii biz bizimkileri tanıştırırken dahalık Ebru ve Yiğit sevgili olmadıklarından Ebru'yu tanımıyorduk.
"Sen öyle san. Nurcan Teyze bizim tanıştığımızı öğrendiği an eklemiştir anneni gruba." Anlaşılan Serap da en az benim kadar tanıyordu annemi.
"O zaman grupta şeyler de dönmüştür." Ebru'ya baktık. "Sevgili mevzuları."
"Hayır hayır! Annem daha böyle bir şeye hazır değil." Serap'ın annesi Gülnur Teyze'nin de annemden çok farkı yoktu açıkçası. "Ya da ben hazır değilim."
"Konuşsalardı mutlaka aranızda konusu geçerdi. Bir şey olmadığına göre konusu dönmemiş demek ki."
"Gençler." Kerem dehşetle elindeki telefona bakıyordu. "Geliyorlar."
•
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜZİĞİN RİTMİ
General FictionMüziği hayatının merkezi yapmış bir grup arkadaş düşünün... Onların aşk ve dostluk dolu tatili ile tatil sonrasında olanlar diyeyim siz direkt okumaya başlayın bence ;) -- "Seni seviyorum. Seni tahmin edemeyeceğin kadar çok seviyorum. Duyduğum her...