"Anlamadıysam beni düzeltin." Dedim önümde bana bakan Clary ve Jace'i süzerek. Alec de en az benim kadar şaşkındı. "Emma Raphael'den hamile ve bunu ne Emma ne de Raphael biliyor doğru muyum?"
"Evet ne yazık ki durum bu." Dedi Clary. "Jace ile ne yapacağımızı bilemedik. Raphael'e söyleyip söylememek konusunda çok kararsızız."
"Saçmalamayın tabii ki söyleyeceksiniz. Emma şu an bir varis taşıyor ve Raphael'in bunu bilmeye hepimizden çok hakkı var."
"Kızı çok üzüyor." Dedi Alec üzgünce. "Hamile olduğunu öğrenip kıza iyi davranmaya başlarsa Emma daha çok üzülecektir.
"Emma'yı bu kadar çok önemser miydin sen?" Dediğimde bana anlamaz gözlerle bakmıştı. Neden şimdi böyle demiştim ki?
"O benim arkadaşım, tabii ki önemsiyorum."
"Her neyse, ikisini de odama çağırın. Ben olanları onlara anlatırım."
"Emma gitmek istiyordu." Dedi Clary hızlıca. "Yani bu sarayda durmak istemiyordu. Benimle gelmek istediğini söylemişti ben de kabul etmiştim."
"Emma hiçbir yere gitmiyor. Dediğim gibi şu an bir varis taşıyor. Hiçbir yere gidemez."
"Varis taşımak bu kadar mı önemli cidden?" Dedi Jace biraz sinirle konuşarak.
"Beyninle düşünürsen cevabını kendin bulursun Jace. Şimdi sen Raphael'i, Clary de Emma'yı çağırsın. Bir an önce şu işi halledelim."
İkisi de bu sefer bir şey demeden odadan çıktıklarında Alec ile baş başa kalmıştık.
"Bu aptalın yaptığına bak! Ben yıllarca şu sarayda kaç kızla birlikte oldum, bir tanesi hamile kalmadı. Bu ilk seferinde kızı hamile bırakmış. Demek prens benim yerime o olsaydı şu ana kadar Krallık çocuktan geçilmiyordu."
"Kızdan hoşlanıyor, bir şekilde olmuş işte. Çok da sinirlenme."
"Küçüklükten beri başına iş açmaktan başka bir şey yapmıyor." Deyip sinirle pencere kenarına ilerledim ve ellerimi pervaza dayadım. "Ona ebeveynlik yapmak bazen çok zor oluyor."
Bunu dediğim zaman Alec'in nefesini ensemde hissettim. Sonrasında çenesini omzuma dayayıp bana arkamdan sarıldı.
Bu yaptığı şey ile resmen kollarında rahatlamıştım.
"Bazen, insanlara ebeveynlik yapmak zorunda kaldığımız oluyor. Bunu çok iyi anlıyorum. Jace ve Izzy'i az mı saçmalıklardan korudum sanıyorsun. Kendimi hiç düşünmediğim zamanlar dahi oldu. Seninle tanışana kadar kendimi düşünmezdim Magnus."
Boynuma bıraktığı öpücükle içim bir hoş olurken bedenine biraz daha sokuldum.
"Yoruldum ben Alec." Dedim iç çekerek. "Son bir yılda yaşanan her şeyi unutmuş olmama rağmen yorgun hissediyorum. Unuttuğum için de yorgun hissediyorum. Hatırlamamak çok zor bir durum."
"O zaman hatırlamak için bir şeyler yapmalısın. Sadece bu sarayda kalıp kral olmak için yaşadığımız o şeyleri çöpe atamazsın. Senden şu ana kadar hiçbir zaman bir şey istemedim ama şu an istiyorum. O anılar sadece senin değil, o anılar aynı zamanda benim anılarım. Birazcık da olsa içinde hala bana karşı aynı sevgiyi taşıyorsan o anıları geri almalısın."
Dudakları tenime değerken kendimi kaybediyor gibi hissetmiştim.
"Ben sadece... hakkım olanı istiyorum."
"Bunun yolu beni unutmaktan mı geçiyor sence?" Deyip eliyle karnımı okşadı. "Ben hayatında olmadığım zaman daha mı iyi olacak?"
"Ha... hayır tabii ki." Dedim anın havasına kendimi kaptırarak. "İkisini de istiyorum. Seni de krallığı da. Ve bunun aynı anda olması için elimden geleni yapacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This Is My Kingdom 2
FanfictionThis is my kingdom kitabının ikinci kitabıdır. ilkini okumayan hiçbir şey anlamaz 😂😂