Olay sandığımızdan daha çabuk çözülmüştü.
Ben kendime geldiğim anda kolyeyi yok etmek adına bütün yolları denemeye başlamıştım. Kısa zaman sonra Megan uyurken boynunda duran kolyeyi ele geçirip bir büyü ile yok ettiğimizde sabah herkes için farklı bir gün başlamıştı.
Jonathan Megan'dan gerçekten hoşlanıyordu ama üstünden kalkan büyü ile olanları idrak etmeye başlamıştı. Jace deseniz ölümüne pişmandı.
Olanlar babamın kulağına gittiğinde babam Megan'ın cezasını kendi babasının vermesi gerektiğini söyleyerek onu saraydan bir daha dönmemek koşuluyla gönderdi.
Herkes hala şok içindeydi. Clary olanlardan sonra fazla yorulmuştu.
Jace birkaç saattir tek kelime bile etmiyordu. Jonathan'ı büyümle zar zor sakinleştirmiştim. Clary'e verdiği zarar yüzünden resmen krize girmişti.
"Toparlanmamız lazım." Dedim kararlı bir sesle konuşarak. "Bu yaşadığımız ilk kaos değil, son da olmayacak. Her defasında bu şekilde çökemeyiz."
"Ben ilkinden bittim." Dedi Jonathan üzgün bir sesle konuşup. "Siz o kadar kaosa nasıl tahammül ettiniz?"
"Edemedik." Dedi Alec gülerek. "Etmiş gibi yaptık ama edemedik. Yine de birbirimize sahip olmamız her zaman bize yetti."
"Salaklığıma üzülüyorum." Dedi Jace elleriyle yüzünü kavrayarak. "Onun beni öpmesine resmen izin verdim."
"Seni öpmüş müydü?" Dedi Jonathan üzgün bir sesle. "Bunu yaptığına inanamıyorum."
"Hangimizin? Benim mi onun mu? Onun yapması normaldi, istediği bendim başından beri."
"Bize yaptığı şeye anlam veremiyorum." Diyerek başını önüne eğdi Jonathan. "Bu kadar aptal olmama da anlam veremiyorum."
"Hiçbirinizin suçu yoktu." Dedi Emma olaya dahil olarak. "Kimse bilerek ve isteyerek Clary'i üzmedi. Jonathan sen yıllarca onu aradın. Jace, sen onun için yepyeni birisi oldun. Magnus... seni söylemeye bile gerek yok. Ona yıllarca abilik yaptın. Benim yanımda hiç, beni bu kadar seven insanlar olmamıştı. Clary çok şanslı ve benim en büyük şansım bile onunla arkadaş olmaktı. Clary size sahip olduğu için kendini yeterince değerli hissediyor ve bence size sinirli bile değildir."
"Değilim." Dedi Clary kararlı bir tonla konuşup. "Ama keşke Megan'ı daha çok dövseydim."
Hepimiz az da olsa güldüğümüz zaman ortamdaki ciddiyet birazcık dağılmıştı.
Sonrasında herkes odalarına giderken biz de Alec'le odamıza geçmiştik.
"Yalnız ne kadar azgın olmuştuk değil mi?"
"Ben bir fark göremedim pek." Dedi Alec yatağa uzanarak. "Ben sana karşı her zaman azgınım, bunun büyü ile alakası yok."
Elimi tutup beni de üstüne çektiğinde bir şey dememiştim çünkü haklıydı.
"Doğru söylüyorsun ama öyle bir durumda o kadar azgın olmazdık."
"Olmazdık evet. Ama mesela şu an, azgın olmamak için sebebimiz kalmadı."
Uzanıp boynumu öptüğünde onu sertçe yatağa bastırdım.
"Daha yeni bir kaos atlattık farkında mısın?"
"Bu kaos bizi teğet geçti ve yenisi eminim kapıdadır. O bize uğramadan sevişebildiğimiz kadar sevişelim."
Beni aniden altına aldığında gülmeden edememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
This Is My Kingdom 2
FanfictionThis is my kingdom kitabının ikinci kitabıdır. ilkini okumayan hiçbir şey anlamaz 😂😂