İçeri giren güneş ışınları ile gözlerimi araladım. Başıma saplanan keskin ağrı ile suratım şekilden şekile girmişti. Yan tarafımda hala uyuyan Jennie vardı. Dün mezardan sonra kafa dağıtmak için içmiştik ama sanırım fazla kaçırmıştık. Jennie bir köşede ben bir köşede sızıp kalmıştık. Başım da sanki biri ev inşa ediyormuş gibi zonklama vardı. Yavaş adımlarla kalkıp duş almak için banyoya doğru ilerledim. Kısa ılık bir duştan sonra uyuyan Jennie'yi uyandırmadan yavaşça aşağıya indim.
Dün benim için zor bir gündü. Alışmış olsam da annemin acısı tekrar içimde alevlenmişti. Bugün kafamı dağıtmak için bir şeyler bulsam iyi olacaktı. Aşağı indiğim de gördüğüm manzara karşısında ağzım bir karış açık kaldı. Koltuğun üstünde dağınık duran çarşaflar ve etrafta dolaşan şişelerle salon dağınık bir hal almıştı. Masanın üzerinde bıraktığımız abur cubur tabaklarının yanında bitmiş içki şişeleri duruyordu. Tanrım dün hangi kafadaydık biz?
Salona geçerek etrafı temizlemeye ufaktan ufaktan başlamıştım. İçimden savurduğum küfürlerim ile yaklaşık bir saat süren temizliğim sona ermişti. Kendimi tekli koltuğa bırakarak ayaklarımı ileri doğru uzattım. Yorgunluk bedenimi tamamiyle ele geçirmiş bir vaziyetteydi. Merdivenlerden gelen ayak seslerine karşılık başımı o yöne çevirdiğim de Jennie dağınık topuzu ile karşımda dikiliyordu.
-Ne yapıyorsun? (Jennie)
-Dün bıraktığımız çöplükte kayboldum sanırım dinlenmem lazım. (Lisa)
-Ne çöplüğü? (Jennie)
-Ah tabi her şeyi temizlediğim için görmedin. Buralar bir saat öncesine kadar çöplük içindeydi. (Lisa)
Salonda büyük bir kahkaha patlatan Jennie ye karşı anlamsız bakışlarımı sürdürdüm.
-Ah Tanrım sen ciddi olamazsın. O zaman kahvaltı için dışarı çıkalım. (Jennie)
-Şuradan şuraya adım atacak halim yo-
-İtiraz istemiyorum.(Jennie)
Diyerek odasına gitmişti. Sözümü bitirmemi bekleseydin zalimin kızı. Daha fazla üstelemeden odama doğru yönelmeye başlamıştım.
...
Bir saatin ardından kapıda durmuş Jennie'yi bekliyordum. Ondan sonra odaya çıkmama rağmen şuan kapının önünde onu bekliyordum.
-BİRAZ DAHA YUKARIDA KALIRSAN YEMEĞİ SANA YAPTIRICAM. (Lisa)
-Ne bağırıyorsun kızım geldik işte. (Jennie)
-Ah evet bir saat sonra nihayet gelebildin.(Lisa)
Elleri ile yanaklarımı sıkıp kapıyı açtıktan sonra dışarı adım atabilmiştik.
-E ne yiyiyoruz? (Jennie)
-Yemek. (Lisa)
-Sen bu aralar çok zeki olmaya başladın Ha ne dersin? (Jennie)
-Her zaman ki halim. (Lisa)
Omzuma yediğim yumruk ile ağzımdan çıkan kahkahalara hakim olamamıştım. Arabaya doğru ilerlerken bahçemizin yan tarafındaki eve birilerinin eşya taşıdığını gördüm.
-Yeni birileri taşınıyor sanırım. (Lisa)
-Ah olabilir. O cadı kadın kim bilir nasıl sattı evi. (Jennie)
-Öyle deme iyi biriydi bence.(Lisa)
-İyi biri mi Lili hadi ama. (Jennie)
-Tamam birazcık kafası gidik olabilir. (Lisa)
-Birazcık mı? Ah Lili kafanı çalıştır kızım ciddi misin? Kadın yüzünden neredeyse bir ömür boyu sessizlik içinde ölüp gidecektik. (Jennie)
-Ah unutmuşum pardon.(Lisa)
-Psikopat delinin tekiydi. Gittiği için şükrediyorum. (Jennie)
-Hemen sevinme bence. Yeni gelenlerin halini bilmiyoruz. (Lisa)
-Hiç kimse o deli kadar deli olamaz yine şükürler olsun. (Jennie)
Son dediği cümle ile kahkahalar eşliğinde arabaya binmiştik.
...
-Lisa. On saniye içinde çıkmazsan polis çağırıyorum. Hadisene kızım. (Jennie)
-Ya az dursan ölür müsün? (Lisa) diye söylenerek kıyafet kabininden kendimi dışarı attım.
-Az derken bir saati kastediyorsan sanırım evet. (Jennie)
-Beni buraya sokan sensin zeki. Elime on bin tane şey verirsen ne yapabilirim? (Lisa)
-On bin tane yoktu lütfen. (Jennie)
-Ah evet pardon bin yüz tane vardı. (Lisa)
-Abartma be. Hem yakışmışlardı inkar etme şimdi. (Jennie)
-İnkar edemeyeceğim kadar güzellerdi. (Lisa)
Aldıklarımızı ödeyip girdiğimiz mağazadan çıkmıştık.
-Dolabında çürüyen giysilerin yanında daha güzel duracaklar güven bana. (Jennie)
-Giysilerime laf etmez misin? Hepsi benim minik kalbim kadar değerli. (Lisa)
-Minik olsan inancam. (Jennie)
-Yah! (Lisa)
-Şaka yapıyorum salak hadi eve gidelim artık. (Jennie)
Başımla onaylayarak eve doğru yol aldık.Eve geldiğimiz de yan taraftaki eşyalar hala daha yerleştiriliyordu.
-Kafamızın uyuşacağı birisi olur umarım. (Lisa)
-Umarım Lili umarım. O deli kadından sonra sanırım herkese razıyım. (Jennie)
Evin kapısına doğru yürürken elinde koli ile dışarı çıkan bir çocuk gözüme çarpmıştı. Deri ceketi ve dar siyah kot pantolonu ile oldukça can alıcı bir tarzı vardı.
-Şu çocuğa bakmayı tahminen ne zaman kesersin? (Jennie)
Jennie'nin sesi ile dikildiğim yerden ayrılarak kendimi eve attım.
-Yeni taşınan o çocuk muydu acaba? (Lisa)
-Bilmem olabilir. (Jennie)
-Sence de tarzı çok iyi değil miydi? (Lisa)
-Güzeldi fakat kalbimi fethedecek kadar değil. (Jennie)
-Ah Jen nasıl? Oldukça iyi bir tipi de vardı. (Lisa)
-Tip var diyelim ya karakteri? (Jennie)
-Bence artık başkalarına kalbini açıp şans vermelisin. (Lisa)
-Lisa konuyu kapatmaya ne dersin? (Jennie)
-Önemli olan konu değil Jen. Eskiyi unutup önüne bakmalısın. (Lisa)
-Daha fazla uzatmaya gerek yok bence ben odama çıkıyorum. (Jennie)
-Jen-
-Lisa iyiyim sormana gerek yok. Sadece...sadece biraz kafa dinlemem gerekiyor. (Jennie) diyerek yanağıma bir öpücük kondurup gitmişti. Hala daha bazı anıları unutamadığını biliyordum tıpkı benim kendi bazı anılarımı unutamadığım gibi. Yerimden kalkıp aldıklarımızı yerleştirmeye başladım.Son konuşmamızın ardından yarım saat geçmesine rağmen Jennie hala odasından çıkmamıştı. Daha fazla durmadan odasının önüne geldim ve kapıyı yavaş bir şekilde tıklattıktan sonra içeri adımımı attım. İçeri girdiğimde Jennie yatağında uzanmış öylece duruyordu. Yanaklarında akan gözyaşları kuruyup kalmıştı.
-Jen özür dilerim.(Lisa)
-Neden özür diliyosun ki?(Jennie)
-Bu konuda hassas olduğunu bildiğim halde çok fazla üzerine geldim.(Lisa)
-Üzerime gelmedin. Belki de haklısındır bilmiyorum.(Jennie)
Yanına gidip sımsıkı sarıldığımda aynı şekilde oda bana sarılmıştı.
-Artık önümüze bakmalıyız. Özellikle sen Lisa Hanım.(Jennie)
Ne dediğini kavramaya çalışırken her yerimi gıdıklaması ile yataktan yuvarlanmam bir olmuştu.
-Bunun intikamı var biliyorsunuz değil mi sayın Jennie Hanım.(Lisa)
-İşte tam bu yüzden kaçıyorum.(Jennie)
Dedikten sonra suratıma yastığı fırlatarak kapıdan çıkması bir oldu. Suratıma yediğim yastığın etkisi ile afallasam da hemen kendime gelerek Jennie'nin peşinden koşmaya başladım.
-Yah Jennie buraya gel.(Lisa)
-Canıma mı susadım kızım ben gelir miyim?(Jennie)
-Aramızda engel sadece bir koltuk biliyorsun değil mi?(Lisa)
-Sanırım az sonra onu da göremicem.(Jennie)
-Doğru tahmin.(Lisa) dedikten sonra koltuğun üzerine geçip arkasına doğru atladım.
-Ama senden daha hızlı olduğumu unutuyorsun kırılıyorum Lisa-shii. (Jennie)
Arkamı döndüğümde onu koltuğun diğer tarafında görmemle harekete geçmem bir olmuştu. Jennie beni gördüğü gibi doğrultusunu kapıya yönelttiğinde bir hışımla kapıyı açtı.
-Ah Jen seni yakala-
Lafımın bölünmesine sebep olan Jennie'nin kapıyı açtığı an çarpıp durmasına sebep olduğu bedendi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Price of Love
Fiksi PenggemarHayatında en güvendiğin insandan bile güçlü bir darbe yiyebileceğini Lisa çok iyi öğrenmişti... Kim bilebilirdi ki acımasız bir oyunun iki genci birleştireceğini? ~17/04/2020~