°34°

640 66 153
                                    

Lisa'nın Ağzından

Gözlerimi açtığımda bedenimde oluşan ağrı daha da şiddetliydi. Hangi gündeydik, gece miydi gündüz müydü hiçbir fikrim yoktu. Kaç gündür buradaydım onu bile bilmiyordum. Tek bildiğim karanlık bir oda ve yemem için gelen yemek demeye bin şahit isteyecek o tabak...

Yoongi denen adamı ilk konuştuğumuz günden beri görmemiştim. Her gün yanıma gelen yüzü maskeli bir adam vardı. Ve kesinlikle bana işkence etmekten zevk alan şizofren hastasının tekiydi. Adının Namjoon olduğunu öğrendiğim adamın bu adamla birkaç kere konuştuğunu görmüştüm. Maskeli adam ne zaman gelse bedenimde yeni yaralar oluşuyordu. Vücudumda oluşan çizikler ve kesikler canımı fazlası ile yakarken bağlı ellerim yüzünden hareketlerim de sınırlı kalıyordu. Yaralarım kanıyor ardından kuruyordu. Kabuk bağlayan yaralarıma tekrar darbe vuruyordu. Berbat halde olduğuma yemin dahi edebilirdim.

Duyduğum ayak sesleri ile bedenim tekrar titremeye başlamıştı. Korkuyor muydum? Evet, hemde deli gibi korkuyordum. Kapı gıcırtısı ile daha fazla titremeye başlamıştım.

"Benim tatlı Lisacığım."

Adımı her söylemesinde kusma isteğim daha da artıyordu. İstemiyordum. Ne adımı söylemesini ne de bana yaklaşmasını istemiyordum ve bundan delicesine nefret ediyordum.

Attığı adımlar ile bedenime daha çok yaklaşmıştı. Yüzüme düşen saç tutamımı eli ile kulağımın arkasına yerleştirmişti.

"Benden bu kadar korkmana gerek yok güzelim."

"Senden nefret ediyorum."

"Tch Tch Tch. Yakışmadı bu sana."

Saçımı sertçe çekmesi üzerine odada çığlığım yankılanmıştı. Gözümden akan bir damla yaş ile dişlerimi birbirine bastırarak kendimi sıkıyordum. Karşımda dikilirken elleri yüzündeki maskeye gitmişti. Yavaşça çıkardığında görebildiğim kadarı ile gözünde büyük bir yara izi vardı. Kahve gözleri ile dalga geçen bir gülüş sunmuştu ortaya.

"Vücuduna yaralar açan kişinin yüzünü görmek istersin değil mi?"

"Bunu neden yapıyorsun?"

"Zevk için."

"Sadece zevk olduğunu sanmıyorum. Acı çekiyorsun...ve bunu başkalarına acı çektirerek gizlemeye çalışıyorsun."

"Çok zeki bir kızsın fakat bu hoşuma gitmiyor."

Elinde tuttuğu bıçağı tenimin üzerinde gezdirirken konuşuyordu.

"Senin acı dolu çığlıklarını duymak bana zevk veriyor. Acı çekmen beni güçlendiriyor."

Koluma attığı kesik ile ağlamamak için zor tutuyordum kendimi. Aşağı doğru süzülen sıvı ile acı bedenime yayılmıştı çoktan. Ona inat ağlamayacaktım. Zevk almasına fırsat vermeyecek ve güçlü kalacaktım.

"Bu pürüzsüz bedenin oldukça sinir bozucu."

Tişörtümü kaldırıp bıçağı karnımda gezdirmeye başlamıştı. O an nefesim kesilmiş ve öylece donakalmıştım. İçimden birinin beni bulması için yalvarırken acıların son bulması için dua ediyordum.

"Bedenin fazlasıyla güzel."

"Gözüne ne oldu?"

Yeri izleyerek gülümsemişti. Fakat bu gülümseme acıları içinde barındıran bir gülümseden başka bir şey değildi. Bir şeyler yaşamıştı bu çok belli oluyordu.

The Price of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin