'Hızla arkamı dönmem ile ağzımdan koca bir çığlığın çıkması bir olmuştu. Gözlerim sonuna kadar açılmış şoktan ne diyeceğimi bilemez olmuştum. Dudaklarımın arasından yalnızca ismi dökülmüş daha fazla bir şey diyememiştim.
"J-Jungkook?"'
...Gördüğümüz şeylerin gerçekliğine nasıl emin olabilirdik? O an gözümüzde canlanan görüntüler aslında beynimizin bize oynadığı oyunun bir parçası olamaz mıydı mesela? Bu gerçek...nasıl emin olarak konuşabilirdik?
Gördüğüm bir hayalin içinde miydim yoksa yine beynim benimle oynamaya başlamış ve halüsinasyon görmeme sebep mi olmuştu?
Anlayamıyordum. Her tarafım kaskatı kesilmiş olduğum yerde donup kalmıştım. Karşımda dikilen bedende gezdirirken gözlerimi, içimde oluşan duyguları anlamakta zorluk çekiyordum.
Yutkundum...bir kez daha yutkundum ve elimde tuttuğum şişeye daha çok sarıldım. Gözlerimi kapatıp kafamı iki yana sallamaya başlamıştım.
"Hayır o gerçek değil. Hayır Lisa...bu bir hayal...evet evet bu bir hayal."
Derin nefesler alıp verirken kurduğum cümleler kalbimi acıtmaya yeterken gözlerimi tekrar açmıştım. O hayal olsa dahi çok güzeldi. Hayali bile kalbimi yerinden oynatmayı başarabiliyordu.
Bana doğru bir adım atması ile ben de bir adım geri gitmiştim. Fakat o bir adım daha atmaya devam etmişti.
"HAYIR! GELME! DUR ORADA! YAKLAŞMA BANA!"
Hem tüm gücümle bağırıyor hemde elimle durmasını işaret ediyordum. Kafamı delicesine iki yana sallarken arkamı dönmüş ve son hızla koşmaya başlamıştım. Nereye gittiğimi bilmeden...dümdüz...ağaçların arasına girerek koşmaya devam ediyordum.
Dizime ve kollarıma çarpan dalları umursamadan koşmaya devam ettim. Dizlerim ağrımaya başlamış ve bu yavaşlamama sebep olmuştu. Arkama bakmak için döneceğim sırada ayağımın taşa takılması ile elimdeki şişe ile yeri boylamıştım. Camın paramparça olma sesi kulaklarımı çınlatırken çığlığıma engel olamamıştım.
Ağlamaya başlarken gelen hıçkırıklarım peşini bırakmıyordu. Ellerimi yere koyup destek alacağım sırada kollarıma bir çift elin dokunması ile kendimi aniden geri çekmiştim.
"DOKUNMA BANA!"
Bir ağacın gövdesine yaslanırken titreyen bedenim ile ona bakıyordum.
"Sen gerçek değilsin."
"Ben...ben gerçeğim Lisa."
Sesi...o özlediğim sesi...onun bir türlü doyamadığım sesi kulaklarıma ulaştığında sol tarafımda hissettiğim ağrı bedenimi ele geçiriyordu. Dolu olan gözleri ile bana bakarken bir hayal için fazla güzel diye geçirdim içimden...bir hayal için fazlasıyla güzeldi.
"Ha-hayır değilsin. Bu bir rüya...her zaman ki gibi. Gözlerimi açacağım ve sen yok olacaksın her sabah olduğu gibi..."
Bir adım daha yaklaşması ile tekrar bağırmıştım.
"KAL ORADA! YAKLAŞMA BANA!"
Dediğimi yapmış ve olduğu yerde durmuştu. Ben ise dizlerimi kendime doğru çekmiş ve tir tir titreyen bedenimle onu izliyordum.
"Lisa'm...Lili'm...ben buradayım."
"Ölü insanlar burada olamaz...yoksa annem ve Jungkook çoktan gelirdi."
"Ama ben buradayım."
"Çünkü sen bir hayalsin."
"Hayır ben gerçeğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Price of Love
Fiksi PenggemarHayatında en güvendiğin insandan bile güçlü bir darbe yiyebileceğini Lisa çok iyi öğrenmişti... Kim bilebilirdi ki acımasız bir oyunun iki genci birleştireceğini? ~17/04/2020~