°28°

604 71 84
                                    

Sabah uyandığım da bedenimde garip bir yorgunluk hakimdi. Dün yaşadıklarım aklıma geldikçe sinirlerime hakim olamıyordum. Benimle uğraşan her kimse amacını ve sebebini merak ediyordum. En önemlisi de neden beni seçmişti?

Düşüncelerimle boğuşurken bildirim sesi tüm dikkatimi dağıtmıştı.

Bilinmeyen Numara: Uyandığına göre attığım adrese git.

Lisa: Benimle uğraşmaktan ne zaman vazgeçeceksin?

Bilinmeyen Numara: Hiçbir zaman.
Lafı uzatmadan ve kimseye çaktırmadan attığım konuma gel.

Göz devirip yattığım yataktan kalkmış ardından duş almak için adımlarımı banyoya yönlendirmiştim. Kısa bir duş aldıktan sonra odama geçip siyah tulumumu ve içinede beyaz tişörtümü giymiştim. Saçlarımı at kuyruğu yaptıktan sonra sade güzel bir makyaj yapmıştım. Hiç vazgeçmediğim o beyaz sporlarımı da giydikten sonra tam olarak hazırdım. Telefonumu  tulumumun cebine attıktan sonra odadan çıkmış ve aşağıya doğru ilerlemiştim.

Jennie bahçe de tablosu üzerine çalışırken arkada çalan sakin melodi insana huzur veriyordu.

"Yeni bir tablo mu?"

"Ah maalesef. Aptal Taehyung'un mahvettiği tabloyu bitiriyorum."

Güldüğüm de kaşlarını çatmış ve bana dönerek konuşmuştu.

"Sen nereye böyle?"

"Hiç...öyle dolanmaya çıkıyorum."

Başıyla onayladıktan sonra yaklaşıp yanağına bir öpücük bırakmıştım. Ardından bahçeden çıkmak için adımlarımı kapıya doğru yönlendirmiştim. Arabanın yanına ilerlediğim de gözüm yine yan tarafa kaymıştı. Hiçbirinin arabası evin önünde yoktu ve perdeler de çekilmişti.

Daha fazla bakmadan yanımda duran arabanın kapısını açarak içine binmiş ardından kapıyı kapatmıştım. Atılan konuma baktığımda bu sefer dört saatlik bir yolum vardı. Derin bir nefes alarak arabayı çalıştırmış ve yola çıkmıştım. Dört saatlik bir yeri seçmek için çok düşünmüş müydü acaba diye geçirmiştim içimden. Dört saat sonra hava hafif kararmaya başlayacaktı ve ben yine tırsmaya başlayacaktım.

Hoseok'un araması ile çağrıyı yanıtlamış ve diyeceklerini dinlemeye başlamıştım.

"Lilim napıyosun?"

"Hiç. Öylesine gezintiye çıktım."

"Tek misin? Geleyim mi bende?"

"Ah yok yok. Arkadaşımla buluşacağım zaten."

"Kimle?"

"Bambam ile Hoseok. Bambam ile."

"Tamam o zaman akşam haberleşiriz."

"Haberleşiriz."

Ardından çağrı sonlandırılmıştı. Çok güzel diye iç geçirdim...çok güzel. Hiçbir zaman yalan konuşmadığım insanlara su gibi yalan konuşmaya başlamıştım. Bu işi onlardan uzak bir şekilde kendi başıma çözmeye çalışacaktım. Onlara bir şey olması isteyeceğim son şey bile değildi.

The Price of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin