°13°

823 84 47
                                    

"Uçan inekler aşkına."

"İnekler uçuyor mu aptal?"

"Kanatları boşuna mı var salak herif."

"İnekte kanat mı var lan!?"

"Yok mu?"

"Yüzgeçleri var yüzgeçleri. Bunu bilmemen aptallık."

"Haaaa. Doğru yüzgeçleri vardı."

"Siz iki aptalın beyni var mı çok merak ediyorum."

Daha fazla susmayıp konuştuğum da Hoseok kafasını kaldırıp şaşkınca cevap vermişti.

"Beynim olmasa nasıl nefes alacağım?"

"Beyninle mi nefes alıyorsun sen olum?"

Jin'in katıldığı konuşma ile ikiliyi dinlemeye devam etmiştim.

"Evet zaten oradan nefes almaz mıyız?"

"Yoo ben ellerimle nefes alıyorum."

"Sen çok yeteneklisin bro."

"Eyvallah bro."

Kafamı ellerim arasına alıp iki yana sallarken karşımda duran ikili sinir olmamın yanında ürettikleri mantıklar ile gülmemi sağlıyordu.

"Hey hey! Otur oturduğun yerde."

"Hayır gitmek istiyorum."

"Nereye?"

"Gökyüzüne."

"Ne?"

"Kızım ben uçan bir atım fiyuu!"

Ellerini iki yana açıp evin içinde koşmaya başlayan Jin'e baktığım da bir daha bu kadar fazla içmesine izin vermemem gerektiğini anlamıştım.

"Beni de bekle olum."

"Hayır sadece uçan atlar için burası."

"Ben uçan bir unicornum."

Birlikte ellerini açıp odanın içinde koşmaya başladıklarında her saniye daha da hızlanıyorlardı.

"Bir yere çarp-"

Sözümü devam ettirmeme bile fırsat olmadan iki adam kafa kafaya vuruşmuş bedenleri yere serilmişti. Bu görüntülerine kahkahaya boğulmamak için zor dururken iyi olup olmadıklarını kontrol etmek için yanlarına koşar adımlarla ilerlemiştim.

Yanlarına geldiğimde Hoseok yere yatmış ve bacakları ile kollarını iki yana açarak gözlerini kapatmıştı. Jin ise diğer tarafta dizlerini karnına kadar çekerek yan dönmüş ve gözlerini kapatıp uykuya teslim olmuştu.

Yavaşça dizlerimin üzerine eğilerek Hoseok'un omzunu dürttüğümde bir bebek gibi mırıldanmış ve yüzünü buruşturup gitmemi söylemişti. Jin'i dürttüğümde ise hiçbir tepki vermemiş horul horul uykusuna devam etmişti.

"Ulan kalksanıza!"

Bağırmama bile etkilenmeden uykularına devam ediyorlardı.

"İki koca bebek gibisiniz."

Olduğum yerde dikilip onlara gülümserken kapının çalması ile adımlarımı o yöne doğru yönlendirdim.

Kapıyı açtığımda karşımda Jungkook'u görmemle hem şaşırmış hemde içimde garip bir kıpırtı oluşmuştu.

"Jungkook?"

"Ah selam."

"Selam."

"Müsait miydin?"

The Price of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin