°14°

801 87 104
                                    

Sakin çalan bir melodi ile camdan dışarıyı izlerken tatlı bir uyku çökmüştü üzerime.

"Gideceğimiz yer çok uzak mı?"

"Çok uzakta sayılmaz. Bir şey mi oldu ?"

"Hiç...sanırım biraz uykum geldi."

Gülmüş ve gözleriyle bana iki saniyeliğine baktıktan sonra tekrar önüne dönmüştü.

"Uyuyabilirsin."

"Uyanmam bir daha ama?"

"Tüm gece seni izlerim fena mı?"

"Bu kadar açık sözlü olmak zorunda mısın?"

"Yanaklarının kızarışı hoşuma gidiyor."

"Ya!"

Elimle koluna vurduktan sonra önüme dönmüş ve yanaklarımı ellerim ile saklamaya çalışmıştım. Aptal dedim içimden kendime. Aptal hemen utanmak zorunda mısın?

Camdan dışarıyı izlerken gözlerimin kapanıp uykuya dalmaması için çok fazla uğraşmıştım. Arabanın bir anda durması ile etrafı gecenin karanlığında çok fazla çözememiştim. Tek gördüğüm ağaçlar ve bomboş bir araziydi.

Jungkook arabadan inmiş ön taraftan dolaşarak benim kapımı açmaya gelmişti. Elini uzatarak inmem için yardım ettiğinde bende elimi uzatmış ve arabadan inmiştim.

"Neresi burası?"

"Benimle gel."

Dediğini yapıp yanında ilerlerken bir kayanın önüne gelmişti. Aşağısında uçurum gözükürken tüm şehrin ışığı ile gökyüzü parıldıyordu.

"Woahh! Burası...burası çok güzel."

Ben hayran bir şekilde etrafı izlerken Jungkook'un sesi çıkmıyordu. Kafamı merakla yan tarafa çevirdiğimde bana doğru baktığını görmemle daha çok gülümsemiştim.

"Beğenmene sevindim."

"Beğenmek ne kelime bayıldım."

Karşılıklı gülüşürken önünde duran kayaya oturmuş ve benimde oturmam için yanını işaret etmişti.

"Ben korkarım."

"Ben varım korkma."

Dediği ile cesaretlenip yavaşça yanına oturduğumda tedirginlik içimi yiyiyordu. Belimden bir elin beni kendine çekmesi ile irkilmiş korkudan bedenim titremeye başlamıştı.

"Şşt. Korkmana gerek yok."

"Burası çok yüksek."

"Lisa bana bak."

Elleri ile yüzümü avuçları arasına aldıktan sonra gözlerimiz birbiri ile buluşmuştu.

"Ben buradayım bir şey olmayacak."

Kafamı olumlu anlamda aşağı yukarı salladıktan sonra gülümsemiş ve biraz daha sakinleşmiştim.

İkimiz de önümüze dönmüş manzarayı izlerken ayaklarımı aşağıya sarkıtmak hoşuma gitmişti. Burada olmak tüm şehri ayaklarımın altına almış gibi hissettiriyordu. Özellikle Jungkook ile beraber olmam kalp atışlarımın olduğundan daha da hızlı olmasına sebep oluyordu.

"Lisa."

Sesi ile yavaşça kafamı ona döndürdüğümde bedenini komple bana döndürmüş bir bacağını aşağıya sarkıtmıştı.

"Efendim?"

Kayanın üzerinde duran elimi elleri arasına alarak öptüğünde garip bakışlarım ile ona bakıyordum.

The Price of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin