°33°

606 70 110
                                    

Jennie'nin Ağzından

Sabah gözlerimi açtığımda başımda inanılmaz derecede bir ağrı vardı. Gözlerimin şiştiğini daha görmeden dahi anlayabiliyordum. Yattığım yerde hafif kıpırdandığımda koluma değen beden ile irkilmiştim. Kafamı hızla yan tarafıma çevirdiğim de sandalyede oturan Taehyung'u görmüştüm. Bir elini çenesinin altına koymuş ve dirseğini de komidinin üzerine yaslamıştı. Diğer elide yatağın üzerinde duruyordu. Ne kadar tatlı diye geçirmiştim içimden. Uyurken aynı masum bir bebeği andırıyordu suratı.

Düşüncelerimi bir kenara iterek kafamı iki yana sallamıştım. Ardından yavaşça yataktan kalkmış ve örtüyü elime almıştım. Taehyung'a doğru döndükten sonra elimdeki örtüyü üzerine yavaşça örtmüştüm. Geri çekilecekken bir anda elimi tutması yüzünden dengem bozulmuştu.

Öylece bileğimi tutup gözümün içine bakarken ben de aynı şekilde bakmaya devam ettim. Kahvelerinde dalıp giderken yutkunmuş ve geri çekilmiştim.

"Ah ben şey...bir anda yani şey...koluma bir şey değdiğini hissedince korktum. Üzgünüm."

"Sorun değil Taehyung. Sandalye tepesinde uyuma. Ben aşağıdayım zaten yatağa uzanabilirsin."

Dediklerimi bitirdikten sonra bir şey demesini beklemeden odadan çıkmıştım. Ona neden yakın davranması için fırsat vermiştim bilmiyorum. Fakat dün geceden beri yanımdan ayrılmaması hoşuma gitmişti. Ona karşı gardımı hala daha indirmemiştim. Lisa'yı bulmak için en iyi yardım edecek kişiler onlardı. Dediklerine göre peşinde her kimse bu kişiyi biliyorlardı.

Flashback

Taehyung ve Jungkook konuşmak istediğini söyleyip duruyorlardı. Hoseok ile Jin sinir küpü olmuş bir şekilde tartışırken ortamda Lisa'nın sesi duyuldu.

"Jimin nerede?"

Ben de dahil herkesin bakışları Lisa'yı bulmuştu. Konumuz ile hiçbir alakası olmayan bir şahısı neden sormuştu merak etmiştim doğrusu.

"Bilmiyorum."

"Ne yapacaksın Jimin'i?"

Jungkook'un merak dolu sorusuna karşılık Lisa dümdüz bir ifade ile cevap vermişti.

"Merak ettim. Seni ilgilendirmiyor ne yapacağım."

Ardından oturduğu sandalyeden ayağa kalkmıştı.

"Laf kalabalığı yapmayın ve defolun aksi takdirde zoru kullanmak zorunda kalacağım."

Düz bir ifade ile konuşmuş ve arkasını dönerek eve doğru ilerlemişti.

"Duydunuz-"

Lafımın bölünmesine sebep olan şey Taehyung'un sözleri olmuştu.

"Lisa tehlikede."

"Ne demek istiyorsun sen?"

"Telefonuna mesaj atan it kim biliyoruz Jin."

"Mesaj atan siz olduğunuzdan dolayı bilmeniz normal değil mi?"

"Hoseok. Tamam bak ilk başta her şey bir oyundu bunu biliyorsun. Fakat şuan...şuan işler bambaşka bir hal aldı. Jin ve senin tarafında olmak istiyoruz."

The Price of LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin