"Taehyung?"
...Adını söylememle karşımdaki dikilen beden kafasını kaldırıp elindeki tencere ile gülümsemişti.
"Ah şey rahatsız ettim sanırım ben Jennie için gelmiştim."
"Yok tabi ki ne rahatsızlığı fakat Jennie için gelmeni anlamadım?"
"Geçen gördüğümde hasta gibiydi Jungkook ve Jimin'in işi olduğu için de ben getirmek istedim."
"Çok teşekkür ederiz ama ne gerek vardı?"
"İçimden geldi sadece hasta olmasını istemem."
Aklıma yeni gelen şey ile beynime bir küfür savurmak istesem de daha fazla beklemeyip konuştum.
"Ayakta kaldın öyle gelsene içeriye."
"Aslında-"
"İtiraz kabul etmiyorum."
Kafasını çaresizce gülümseyerek aşağı yukarı salladıktan sonra içeri doğru bir adım attı. Elindeki tencereyi almış ardından salona geçmesi için işaret ettikten sonra adımlarımı mutfağa doğru yönlendirmiştim.
Tencereyi tezgaha bırakırken dolaptan bir kase aldıktan sonra çekmeceyi açıp içinden bir kepçe almıştım. Tencerenin kapağını açtığımda Jennie'nin en sevdiği çorba türü ile karşılaşmam yüzüme bir gülümseme yerleştirmeme sebep olmuştu.
Kepçeyle kaseye çorbayı koyduktan sonra dolaptan bir tepsi çıkarmış yanına da kaşık ve peçetesini koymuştum. Dolaptan bir bardak alıp içine su doldurduktan sonra onu da tepsiye koyarak mutfaktan çıkmıştım. Taehyung'a baktığımda koltukların birine oturmuş öylece etrafı inceliyordu.
"Jennie'ye çorbasını götürdükten sonra geleceğim biraz bekler misin?"
"Beklerim."
Gülümseyip yukarı çıkacağım sırada arkamdan bir kez daha seslenmişti.
"Lisa."
"Efendim?"
"Şey...bunu...Jennie'ye verebilir misin?"
Elindeki beyaz paketli çikolatayı bana uzatırken bakışlarında ki isteğe karşı koymamış elimi uzatarak çikolatayı almış ve tepsinin kenarına koymuştum.
"Son bir şey daha isteyeceğim. Bunları...benim yaptığımı söylemezsen sevinirim."
"Sebebini geldiğim zaman soracağım neyse hemen dönerim."
Gülümsedikten sonra Jennie'nin odasına doğru ilerlemeye başlamıştım. Odasının önüne geldiğimde yavaşça kapıyı açmış ve yatakta uzanan Jennie'nin yanına doğru yürümüştüm.
"Deli kızım ne yapıyormuş?"
"Ölmekle meşgul."
"Döverim seni."
"Hasta olmam seni dövemeyeceğim anlamına gelmiyor."
"Büyüksün Jen reis."
Tepsiyi başucunda duran şifonyerin üzerine koyduktan sonra elimi alnına koyup ateşine baktığımda hala aynıydı.
"Bu koku-"
"En sevdiğin Mercimek çorbası kokusu."
Yüzünde küçük bir çocuğun gülümsemesi belirirken yattığı yerden oturur pozisyona çoktan geçmişti. Çorbadan bir kaşık alıp Jennie'nin ağzına götürmüştüm.
Çorbanın tadını aldıktan sonra suratı öncekine kıyasla düşünceli bir hal alırken konuşmaya başlamıştı.
"Bunu sen mi yaptın?"
![](https://img.wattpad.com/cover/209120386-288-k95309.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Price of Love
Hayran KurguHayatında en güvendiğin insandan bile güçlü bir darbe yiyebileceğini Lisa çok iyi öğrenmişti... Kim bilebilirdi ki acımasız bir oyunun iki genci birleştireceğini? ~17/04/2020~