Pesimist bir insan olduğum için, hayır, hayat beni pesimist bir insan yaptığı için, ne zaman bir şeyler yolunda gitse acaba ne zaman bozulacak diye düşünüyordum. Berk ile ufak dünyamızda geçirdiğimiz birinci ayın sonunda onun evinde koltuklardan birine uzanmış bir şekilde televizyondaki uygulamadan açtığı bir filmi izliyorduk. Her şeyin böylesine güzel geçmesine alışmıştım açıkçası. Genellikle bir şeylerin tepetaklak olmasına aşina olduğum için içerisinde bulunduğum huzuru elimden kaçırmamaya çalışıyordum. Şu an tek sorunum göz kapaklarım yanıyor olmasına rağmen sırf bu filmi çok sevdiğini söylediği için ikinci bardak kahvemi uzandığım yerde kafasına dökmemeye çalışarak yudumluyor oluşumdu. Nihayet film bittiğinde beğenip beğenmediğimi sordu.
' Gayet güzeldi ,' dedim esnememi bastırmaya çalışarak.
' Yalancı, iki saattir horluyorsun.'
Henüz kollarımın arasından çıkmadığı için onu sıkıca tutarak kahkahalarla gülmesini sağladım. Sol elini koltuğa vurarak
' Pes, pes!' dediğinde gevşedi kollarım ancak.
' Uyusak olur mu?' dediğimde sesim beklediğimden çok daha uykulu ve acınası çıkmıştı.
' Eve gitmeyecek miydin sen?'
' Arya kız arkadaşlarını davet etti, şu salak olanları değil. Yalnız olmayacak yani. Tamamen seninim. Ama uyumak kaydıyla.'
Hafifçe güldü.
' Olur tabi ama bir arkadaşım arayacaktı. İstersen sen uyu. Ben onunla konuşup yanına gelirim.'
Ona sarılarak uyumak uykumu on kat daha huzurlu yapıyordu ama planını bozmak istemiyordum. Zar zor ayağa kalkıp yüzüne uzandım. Alnımı onunkine yaslayarak
' Geldiğinde bana sarılır mısın?' diye sordum.
' Tabi ki,'
Dudaklarımız kısa bir süreliğine buluştu. Kendimi geri çektikten sonra ayaklarımı sürüyerek odasına ilerledim. Yatağın sol tarafında yatmayı seviyordu çünkü kapıyı görmeden uyuyamamak gibi bir takıntısı vardı. Bu nedenle sağ tarafa uzanarak ılık çarşafın üzerine kıvrıldım. Normalde kafamı yastığa koyar koymaz uyuyabilen bir insan olmama rağmen dikkatim sürekli Berk'in telefonla konuşurken hararete bürünmüş sesine odaklandığı için bir türlü uykuya geçemiyordum. Arkadaşlarının çoğunu ismen tanıdığım için kiminle konuşacağını sormamıştım. Her gece takıldığı dört tane eleman vardı. Çalışmadığım geceleri benimle geçiriyordu ama çalıştığım her gece aynı grupla ya bizim mekanda takılıyorlardı ya da onlardan birinin ya da Berk'in evinde. Liseden bu yana yakın olduklarını ve hepsinin ayı gibi zengin olduğunu biliyordum sadece. En yakın arkadaşı Samet ile geçen hafta tanışmıştık. Kafa bir çocuğa benziyordu, tek sorunu fazla ot içmesiydi. Sadece biz otururken bile kaç tane sardığını hatırlamıyordum. Diğer üçünü ise uzaktan görüp selam vermiştim yalnızca. Kerim, Erdem ve Can'dı isimleri. Bir tık ön yargılı olduğum için aynı ortamda takılırsak neler olur bilmiyordum ama şimdilik böyle iyiydik.
Uykum iyice dağıldığından kahve yüzünden kurumuş olan boğazımı ıslatmak için mutfağa bir bardak su almaya geçmek için ayaklandım. Karanlık odadan ışıltılı salona geçerken gözlerim kısıldı ve elimi refleks olarak yüzüme siper ettim. Berk ortalarda görünmüyordu. Bir kaç saniye sonra sesini duyduğumda mutfakta olduğunu anlayarak adımlarımı oraya yönlendirdim. Korkutmamak için biraz ses çıkartarak girecektim ama ayaklarım bir anda kapıya ulaşamadan yere çakıldı kaldı. Yürümemi engelleyen şey duyduğum cümleydi. Tam olarak ne dediğini idrak edemesem de Can ile konuşuyor olduğunu anlayabilmiştim.
' Aras'ın haberi olmadan çıkmam gerekiyor. Duyarsa kötü olur.'
Bir süre karşıdan gelen sesleri dinleyip konuşmaya devam etti. İnsanların özel konuşmalarını dinlemek gibi bir alışkanlığım yoktu ama ismim geçtiği için ve benden bir şey saklandığını duyduğum için buna bir miktar hakkım olduğunu düşünüyordum.
' Tamam yarın akşam 6 gibi buluşalım. Yok, yarın 5-12 arası çalışıyor. Gece de mekana gideriz evden geldiğimi söylerim sorun olmaz.'
Mutfağa girip o güzel suratına bir tane geçirmek istiyordum. Noluyordu ulan? Gizli saklı ne işler çeviriyordu?
' Tamamdır, hadi kapatıyorum ben gidip yatacağım.'
Bir şey duymamış gibi yapmak ve nereye gideceğini görmek için onu yarın 6'da takip etmek sapıkça olacaktı biliyordum ama şu an bana mantıklı gelen şey buydu. Ses çıkartmamaya çalışarak odaya geçip sıcaklağımla daha da ısınmış yatağa uzandım. Çok değil iki dakika sonra ağır hareketlerle odaya geçtiğini duydum. Karşısına geçip hesap sormak için içim içimi yese de nefesimi sanki uykuya geçmişim gibi sesli bir şekilde almak dışında bir bok yapamadım. Yatağın diğer tarafına geçti ve yarım saat önce ona söylediğim gibi kollarını ona arkam dönük olduğu için belimden ön tarafıma doğru uzanarak sardı. Dudaklarını saçlarımın arasında hissediyordum. Yarın göreceğim şey çeşitli senaryolar halinde beynimde oynarken, hissettiğim tüm huzurun beş dakika içinde nasıl bu kadar tepetaklak olabildiğini düşünüyordum.
------------------------------------------------------------
Yine ben.. Hayatsız olduğum için LCDP tüm sezonu bir günde hüplettim.
Bu bölümü benim gibi doğum gününü karantinada kutlayacaklara adıyorum...
Ayrıca Berkuşum ne işler peşindesin bir sonraki bölümde göreceğiz..
Kendinize iyi davranın.
-reina
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ocean Eyes // bxb
RomanceOkyanus gibi koyu ve sonsuz görünen gözlerine bakarak bugüne dek çektiği tüm acıları almak ve bir daha bulamayacağı bir yere hapsetmek istiyordum. Sanki bunu anlamışcasına minnetle yüzüme baktı. Geçmişin yalnızca kafamızda olduğunu, geleceğin ise av...