Onsuz geçen tam on günün sonunda eve döndüğünü bildiğim Berk'i bir an önce görebilmek için şirketten çıktığımdan beri koşar adım hareket ediyordum. Metro beklerken ve metrodan indikten sonra eve yürürken bir taraflarıma motor bağlamışlar gibi hareket ettiğimi fark etsem de nefes nefese bir şekilde apartmana ulaşmayı başardım. Apartmanın önünde gıcır gıcır siyah bir araba duruyordu. Bildiğim kadarıyla komşuların çoğu memur olduğu için arabanın gelen misafirlerden birine ait olduğunu düşünerek içeri geçtim ve bir dakika sonra kapının önündeydim. Anahtarımı çıkartmaya çalıştığım sırada kapı açıldı ve bir çift mavi gözle karşı karşıya geldim.
'Geldiğini pencereden gördüm.' Dedi gülerek.' Yolumu mu gözlüyordun?'
'Evet.'
Beni kolumdan tutup içeri çektikten sonra dudaklarımızı buluşturdu. Geçen geceki seksting deneyimimizden sonra günlerdir ona karşı biraz soğuk davranmış olsam da kollarının arasına tereddüt etmeden girdim.
' Seni özledim.' diye mırıldandı. Elleri belimden sırtıma doğru çıkarken ben de onu çok özlemiş olduğum halde onu durdurdum.
'Dışarıda taşaklı bir araba var.' dedim. Söylediğim şeye gülerek beni kendisine bastırmaya çalıştı. Ama garip bir şekilde şu an sevişmek istemiyordum.
'Beğendin mi?'
' Neyi?'
'Arabayı?'
'Beğenmemek ne haddime?'
Kendini geri çekip elini pantolonunun cebine atmasını izledim. Birkaç saniye sonra metal bir anahtarı yüzlerimizin arasında tutup hafifçe sallayarak gülüyordu. '
'B-bu ne?' dedim ne olduğunu anlamış olmama rağmen.
'Bu senin mezuniyet hediyen sevgilim.'
Bir şey dememe fırsat vermeden beni kolumdan çekip dışarı çıkarttığında şaşkınlıktan tepki veremiyordum bile. Apartmanın önüne indik ve az önce garipseyerek baktığım siyah arabanın yanına ulaştık. Sitenin içerisinde pek kimse yoktu bu yüzden parmaklarını heyecanla benimkine geçirdiğinde onu durdurmadım.
'Berk bu ne?'
'Araba sevgilim.' Anahtarı elime tutuşturup ' Haydi bir tur atalım şurada.' dedi ve yan koltuğa yerleşti. Ben ise bir süre elimde anahtar ile boş boş dikildim. Eğilip sürücü kapısını açtı ve oturmam için koltuğa bir iki kere vurdu. Dediğini yapsam da arabayı sürmeye başlamak yerine garip garip yüzüne baktım.
'Berk, bunu kabul edemem.'
'Aşkım, zaten beraber kullanacağız ama senin araban yani. Kabul edemeyecek bir şe..'
'Neden yaptın bunu?'
'Çünkü işe metroyla gidip gelmemizi istemiyordum artık. Babamın önerisiydi aslında. Ama ben senin adına almayı ..'
'Böyle şeyleri sevmediğimi biliyorsun.'
'Bir sus da konuşayım yahu,'
Derin bir nefes alıp arabanın deri koltuğunda arkaya yaslandım. Bakışlarım direksiyonu turlarken parmaklarını çenemin altına yerleştirip gözlerinin içine bakmaya zorladı beni.
'Hayatlarımız sonunda yoluna girdi. Güzel bir başlangıç yaptığımızı düşünüyorum. Yavaş yavaş da ihtiyaçlarımızı alırız işte. Arabamız var sonra evimizi de alırız. Ne bileyim işte.. Kötü bir niyetim yoktu, mutlu olacağını düşündüm.'
'Ben böyle şeylere alışık değilim.' dedim
'Daha önce biri bana hediye bile almamış olabilir. Çok ağır geldi bir anda.'

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ocean Eyes // bxb
RomanceOkyanus gibi koyu ve sonsuz görünen gözlerine bakarak bugüne dek çektiği tüm acıları almak ve bir daha bulamayacağı bir yere hapsetmek istiyordum. Sanki bunu anlamışcasına minnetle yüzüme baktı. Geçmişin yalnızca kafamızda olduğunu, geleceğin ise av...