48

1.2K 96 54
                                    

 Eski hayatıma dönüş yapmam benim için oldukça kolay olsa da herkes için aynısı geçerli olmuyordu. Cenazeden sonra bir kaç gün annemin yanında kalmış ona destek olmuştum. Eğer istiyorsa İzmir'e benimle gelebileceğini söylesem de evden ayrılmamakta oldukça ısrarcıydı. Akraba ziyaretlerinin yoğun olduğu günlerde yüzünü bile görmek istemediğim insanlara sırf annem için katlanmıştım. Çoğu, babamla son yıllarda iyi bir ilişkimiz olmadığından haberdardı. Hepsi nedenini kendisine göre yorumlasa da gerçeği bilen bir kaç kişinin bakışlarına yansıyan memnuniyetsizliği görebiliyordum. Berk'i cenazeden sonra direkt İzmir'e göndermemin sebebi de buna tuz biber eklememekti. Çünkü birbirimize sadece baktığımızda bile arkadaştan daha fazlası olduğumuz belli oluyordu. 

 Babamın vefatından tam 8 gün sonra İzmir'e tekrar döndüm. Arya bir süre annemle kalacağını hatta okulu bu dönemlik dondurabileceğini söyledi. Bunun hepimize iyi geleceğini biliyordum. Çünkü o babasını yeni kaybetmişti ve beni koridorda, mutfakta ya da salonda acısız bir suratla gördüğünde içten içe öfkeleneceğini biliyordum. Bu yüzden iki kişi olarak gittiğim İstanbul'u tek kişi olarak terk ettim. 

 Durumdan haberdar olan Murat istersem bir süre daha izin yapabileceğimi söylese de döndüğümün ertesi akşamı iş başı yaptım. Sürekli çalan kapıdan, ağlama seslerinden, yanık helva kokusundan ve teselli vermekten bunalmıştım. Ali baş sağlığı dileyerek bana sıkıca sarıldığında ne hissettiğimi anlamak ister gibi yüzüme uzun uzun bakarken iç geçirmemek için kendimi zor tutuyordum. Olan biteni çok iyi biliyordu çünkü ona kaç kere ağlayarak içimi dökmüştüm hatırlamıyordum bile. O zaman o kadar çok ağlamıştım ki şimdi gerçekten gittiğinde dökecek yaşım kalmamıştı. 

 İş bittikten sonra sabaha karşı eve gitmek yerine kendimi Berk'in evine attım. Kapısına vardığımda saat 5'e geliyordu. Döndüğümden beri ilk kez görüşeceğimiz için keyfim yerindeydi. Beni aptal sorularla bunaltmayan, bana acıyarak bakmayan tek insan o olduğu için normalden daha mutlu hissediyordum yüzünü göreceğim için. Kapının diğer tarafındaki uykulu ve gülümseyen yüzünü gördüğümde son on gündür çektiğim tüm ızdırap yerini tatlı bir güvene bıraktı. Kollarını etrafıma sarıp saçlarıma öpücükler kondurmasına izin verdim.

' Hoş geldin. Duş almak ister misin?'

Salona doğru ilerlerken yanıtlayabildim sorusunu.

' Leş gibi sigara kokuyorum o yüzden alsam daha iyi.'

' Aç mısın?'

' Pek değil, molada sipariş vermiştik. Pizza falan yedim.'

' İstersen bir şeyler hazırlayabilirim.'

' Teşekkür ederim bebeğim. Sen uyumadın mı?'

' Uyuyamadım seni bekledim.'

 Bana temiz bir havlu çıkartmasını izliyordum kapının pervazına dayanmış bir şekilde. Arkası bana dönük bir şekilde kurduğu cümle gülümsememe sebep oldu. 

' Uyusaydın keşke,'

' Nasıl girecektin eve salak?'

' Uyanmanı beklerdim.'

' Ha ha. Al şunu da hızlı gir çık hadi. Uyuyalım o zaman.'

Elime tutuşturduğu havluyu alarak banyoya doğru ilerlemeye koyuldum. Vücudum gerçekten bitik vaziyetteydi ama bu şekilde kokarken yatağına girip kokuyu ona da bulaştırmak istemiyordum. Söylediği gibi hızlı bir duş aldıktan sonra havluyu belime bağlarken gözüm kapağı açık kalmış çöp kutusuna ilişti. Normalde çöp karıştıran ya da çöpe dikkat eden bir insan değildim tabi ki ama ışığın yansıttığı parlak ambalaj bir an öylece gözüme çarpıvermişti. Düşmekte olan havluyu daha sıkı bağladıktan sonra bir iki adım atıp çöp kutusuna eğildim. Ambalaj tahmin ettiğim gibi Berk'in boş prezervatif kutusuydu. Kısa bir an öylece kalakaldım. Başkası ile birlikte olmayacağını biliyordum ama neden prezervatif kullanmıştı ki amına koyayım? 31 çekerken kullanıp kullanmadığını bilmiyordum ama saçma geliyordu.

Ocean Eyes // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin