59

1.1K 98 42
                                    

Selaaamm.

Bu kez konuşmayı başa yazıyorum cunkuuuu PRIDE MONTH'I KUTLAMAM LAZIMDII.

Heteroseksuel bir birey olarak, Lgbti bireylerin her zaman yanındayım ❤ sevgi sevgidir.. Umarım bunun anlaşılıp kabul gördüğü,  kimsenin yargılanmadığı bir dünyada yaşayabiliriz.

Ayrıca beni ve tüm dünyayı yasa boğmuş olan George Floyd cinayeyi için de çok üzgün ve kızgın hissediyorum.. dünyayı iyilik ve sevgi kurtaracak.. bunun bilincinde olun ❤

Sizleri de seviyorum. Iyi okumalar..

-reina


BERK

 Geçtiğimiz gün ofisime gelip beni seksin ortasında mal gibi bırakıp gitmesine rağmen, yanımdaki koltukta gergin bakışlarla trafiği seyreden ve dakika başı kornaya basıp küfürler savuran bu adamı dünyadaki her şeyden daha çok seviyordum.

 Bu çok farklı bir histi. Bu insanın başına yalnızca bir kere geleceğini bildiğim bir olaydı ve bunun içine etmemek için çabalayacaktım. Kısa bir süre sinirden ısırdığı diline, direksiyonu sıkıca kavramış ellerine ve tüysüz, beyaz teninden zahmetsizce görebildiğiniz mavi damarlara baktım. Biraz sonra bakışlarını sağ tarafa, muhtemelen hayran bir ifadeyle onu seyretmekte olan gözlerime çevirdi. Tekrar yola döndüğünde gülüyordu.

' Ne baktın canım?'

' Sevgilim değil misin?' dedim onu taklit ederek 'Bakamaz mıyım?'

Sağ elini dizimin üzerinde duran elime götürüp parmaklarını benimkilere geçirdi. Biraz sonra elimin dış tarafı dudakları ile buluştu.

' Bakarsın tabi yavrum.'

Direksiyonu tutmak için elimi bıraktığında kendi kendime gülüyordum. Beş dakika sonra şirketin önünde durduğumuzda kimsenin olmadığından emin olarak dudaklarımı onunkilere hızlıca değdirdim.

' Akşam geç geleceğim.' diye mırıldandı 'Yemek için bekleme beni.'

 Akşam 5'te bir toplantıya katılacağını bildiğim için başımı ağır ağır salladım. 

'Tamamdır. Haberleşiriz.'

' Dikkat et kendine,' dedi arabadan indiğim esnada 'Kızlar koridorda götünü kesiyor uzak dur onlardan.'

 Gülerek kapıyı kapattığımda onun da güldüğünü gördüm. Araba tekrar hareket etmeye başladığında kısa bir an arkasından baktıktan sonra şirketin kapısına doğru ilerledim. 

Doğum gününe yalnızca üç gün kalmıştı. Günlerce ne yapmam gerektiğini düşünüp durmuştum. Daha önce doğum gününü pek kutlamadığını bildiğim için büyük çaplı bir şey düşünmüyordum. Baş başa olacağımız bir organizasyon kulağa daha iyi geliyordu. Sonra isterse arkadaşlarımızla da kutlayabilirdik tabi. Çalıştığımız için çok uzaklara da gidemeyecektik. Ama doğum günü perşembeye denk geldiği için cuma günü ikimiz de izin almıştık. Böylece hafta sonuna bağlayıp dört günlük bir kaçamak yapabilirdik. Nihayet geçen gün onu dedemlerden miras kalmış olan Foça'daki çiftlik evine götürmek aklıma gelmişti. Hem baş başa olacaktık, hem rahat olacaktık hem de aklımdaki şeyleri gerçekleştirebilmek için rahat rahat girip çıkabileceğim bir yer olacaktı. 

 Bu yüzden doğum gününden tam bir gün önce o uzun yolu göze alarak aldığım şeyleri götürmek için Foça'ya gittim. O tüm gün işte olacağı için rahattım neyse ki. Geçenlerde temizliğe yardımcılarımızdan birisi gelmişti bu yüzden ev pis görünmüyordu. Yine de etrafı süpürüp toparladıktan sonra hediyelerimi yatak odasındaki dolabın altlarına sakladım. Yatağın üzerini klişe bir şekilde süsleyip alışveriş yaparak aldığım yiyecekleri dolaba yerleştirdim. Dedem öldüğünden beri buraya sıklıkla gelmiyorduk. Eskiden çiftlik olarak işlettiği bu ev şimdi kimsenin uğramadığı, yapayalnız bir yere dönmüştü. Ama ben burayı seviyordum. Çocukluğumda buraya gelip dedemle atları sevmeyi ne kadar sevdiğimi hatırlıyordum. Ergenliğimde de annemlere ne zaman sinirlensem o üç saatlik yolu umursamadan buraya gelirdim. Şimdi ise sevdiğim adamla buraya gelip onu benim için özel olan bu evin içerisinde görecek olmak kalbimi hızlandırıyordu. Elimi sol cebime sokarak olması gereken şeyin orada olduğundan emin oldum. Yüzüm hafif bir gülümseye ile aydınlandığında yapacak başka bir şeyimin olup olmadığını düşündüm kısa bir an. Bu esnada masanın üzerine bıraktığım telefonum mesaj sesiyle titredi.

Ocean Eyes // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin