Aynı gece // BERK
Evden çıkalı henüz üç saniye olmuştu ama Aras'ı arkamda bırakıp gitmek hala alışabildiğim bir durum olmadığı için içimdeki burukluk çoktan baş göstermişti. Omzumun üzerinden Arya'nın kapatmakta olduğu kapıya baktıktan sonra önüme dönüp ilerlemeye devam ettim. Arya telefonda arkadaşlarıyla konuşuyordu ve açıkçası bu durum beni rahatlatıyordu. Taksiye binene dek telefonu kapatmadığı için minnettardım. Aramız kötü olmayabilirdi ama oturup sohbet edeceğimiz kadar yakın da değildik. Aramızdaki durum normalmiş gibi davranıyordum ama derine inip düşündüğünüzde o kadar da normal değildi. Ona yaklaşan ben olduğum için kendimi suçlu hissediyordum ama onun da hataları olmuştu. İlişkimiz bittikten sonra birbirimizden özür dileyip aramızda bir düşmanlık olmaması konusunda anlaşmıştık ama dediğim gibi bu arkadaş olduğumuz anlamına gelmiyordu.
Taksi yolculuğumuz boyunca sınavların nasıl geçtiği dışında pek bir şey konuşmadık. Mekana girerken de 11 gibi dönme konusunda anlaşarak farklı taraflara yöneldik. Aklım hala Aras'ta olmasına rağmen bir iki saatimi kendime ayırmak için kapıdan girerken endişelerimin ve negatif hislerimin benimle beraber gelmesine izin vermedim. Bizim çocuklar mekan sahibi olan Fatih abinin çevresini sarmış bir şekilde sol taraftaki masalardan birinde oturuyorlardı. Beni görünce ufak bir gürültü koparttılar çünkü sürekli Aras'la takılarak onları ihmal ettiğim konusunda hemfikir olduklarını biliyordum ki bu tamamen yalandı. Aras'ın çalıştığı gecelerde çocuklarla zaman geçiriyordum. Tek başına yaşamanın en kötü yanı da çevrende konuşacak kimsenin olmamasıydı. Bu yüzden eve yalnızca uyumak için gittiğimi bildikleri halde çocuk gibi kıskançlıklar yapıyorlardı. Söyledikleri şeylere gülüp geçiyordum çünkü ne dersem bana inanmıyorlardı. Aras'ın yanından ayrılmanın benim için ne kadar zor olduğunu anlayamayacakları için çok fazla efor sarf etmek istemiyordum açıkçası.
' Fatih abim,' Ayağa kalkan genç adamı kucakladığımda sırtımı sıvazladı. 'Doğum günün kutlu olsun.'
Bizden 7 yaş büyük olan Fatih abi, liseden bu yana çocuklarla buraya gele gide tanıştığımız ve bize gerçek manada abilik yapmış bir adamdı. Aras'ın çalıştığını görerek çocukları diğer bara sürüklemeye başlamadan öncesinde sürekli burada takılırdık. Bize biraz gönül koymuş olsa da her görüştüğümüzde yine eskisi gibi oturup sohbet ediyorduk. Doğum günü kutlamalarını kendi deyimiyle 'bebe işi' bulduğundan bu gece niyetimiz ona mum üfletmek falan değildi. Oturup bir şeyler içecektik her zamanki gibi.
Tanımadığımız bir kaç elemanın da gelmesiyle kalabalıklaşan masada her kafadan bir ses çıkıyordu ve önceleri bu durumdan ne kadar hoşnut olduğumu düşündükçe garip hissediyordum. Şimdi tek istediğim sessiz ve huzurlu bir odada yanımda sevgilim ile beraber tüm gün uzanıp yatakta tembellik yapmaktı. Telefonumu çıkartıp mesaj atıp atmadığına baktım. Ona yazıp derse odaklanmışken dikkatini dağıtmak istemediğim için yazmasını beklemek daha iyi olacaktı. Zaten buraya geleli 1 saat anca olmuştu daha. Yine de onu şimdiden özlemiş olmam tuhaf mıydı? Bilmiyordum.
Muhabbete katılmak için yanımda konuşan arkadaşlarıma odaklanmayı seçtim ve yaptıkları muhabbetin her zamanki gibi mekandaki güzel kadınlar olduğunu duyunca derin bir nefes alarak gözlerimi devirdim. Kerim bu hareketimi yakalayarak omzuma hafifçe vurdu. Bana doğru eğildiğinde diyeceği şeyi duyabilmek için ben de ona doğru yaklaştım.
' Şu köşedeki senin eski manita değil mi?'
Söylediği yere baktığımda arkadaşları ile oturup elindeki içeceği yudumlayan Arya'yı gördüm. Suratı oldukça asıktı bu yüzden bir şey olup olmadığını merak ettim ama gidip soracak halim yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ocean Eyes // bxb
RomanceOkyanus gibi koyu ve sonsuz görünen gözlerine bakarak bugüne dek çektiği tüm acıları almak ve bir daha bulamayacağı bir yere hapsetmek istiyordum. Sanki bunu anlamışcasına minnetle yüzüme baktı. Geçmişin yalnızca kafamızda olduğunu, geleceğin ise av...