43

1.3K 104 25
                                    


  Saatler önce bana söylenenleri hazmedebilmem mümkün olacak mıydı bilmiyordum. Uykusuz geçen karanlık gecenin ardından güneş kendisini yavaş yavaş göstermeye başlamışken sessiz olmaya dikkat ederek kapımın kilidini ağır ağır çevirdim. Saat 6'yı 10 geçiyordu ve normal şartlarda yatağımda huzurla uyuyor olmam gerekiyordu. Bedenimi henüz terk edememiş şok yüzünden tüm gece sağa sola dönsem de bir türlü kendimi uykunun kollarına bırakamamıştım. Tek yaptığım sonucunu değiştirmenin benim elimde olmadığı bir olayı düşünüp durmak olmuştu.

Yanımdan iki metre ayrılsa özlediğim Berk'i bile yanıma yaklaştırmak istememiştim sakinleşene dek. İçten içe bana söylemeyecek olduğunu bildiğim için ona kızgın olduğumun farkındaydım. Ama haklıydı, bu konu ile uzaktan yakından alakası yoktu ve Arya tarafından omzuna yüklenen bu yükü benden gizlemek durumunda kalacağı için zaten canının sıkkın olacağını biliyordum. Bana söylemesi gereken o değildi. Onları dudak dudağa yakalamasaydım belki de hiç öğrenemeyeceğim bu gerçek salonun kapısına ilerlediğim esnada hala peşimden geliyordu. Gözlerim derin nefesler alarak kanepeye kıvrılmış bir şekilde uyuyan sevgilime dokunduğunda içimde bir şeylerin eridiğini hissettim. Ne olursa olsun bu manzarayı görmenin beni her daim sakinleştireceğinden emindim. Onu uyandırmak istemiyordum çünkü gece boyu yaptığı takırtılar yüzünden onun da benim gibi uykusuz olduğunun farkındaydım.

Varlığımı hissetmiş gibi salona adımımı atar atmaz kıpırdanan bedeni kanepeye tam olarak sığmadığından ayağını kenara vurdu ve gözlerini acıyla yavaş yavaş araladı. Beni daha fark etmediği için nefesimi tutmuş onu izliyordum. Üzerinden kayan battaniyeyi beceriksizce üstüne atmaya çalıştı ama battaniye bu hamlesi ile tamamen yeri boyladı. Ağzında gevelediği küfürler ile eğilip yerden alacağında gözleri önce bacaklarıma oradan da hızla yüzüme kaydı. Hafızası tamamen yerine gelince sıkıntılı bir ifade ile doğrulduğunda gözlerini yüzümden ayırmadı.

' Nasılsın?'

Uykulu yüzünü ovuştururken onu seyrettim. Bir cevap beklediğinin farkındaydım bu yüzden kanepeyi ortalamış bedenine sokulmak için sağ tarafına oturdum. Beni kendisine doğru çekerek dudaklarını alnıma bastırdı.

' Bilmiyorum.. Gece için üzgünüm. Cidden yalnız kalmam lazımdı.'

' Sorun değil. Hiç uyumadın mı?'

' Hayır, sen ne zaman yattın?'

' 5 gibi falan. Saat kaç?'

'6yı çeyrek geçiyor.'

Doğrulmaya çalıştığında yüzüne baktım.

' Gidip birer kahve yapayım da kendimize gelelim.'

' Uyusak olmaz mı?'

Benden böyle bir şey duymayı hiç beklemiyormuş gibi şaşkın bakışlarla yüzüme baktı.

' En azından bir iki saat.' Diye ekledim.

Gözlerinin Arya'nın kapısına doğru çevrildiğini görerek sıkıntılı bir iç çektim. Onunla konuşmaya hala hazır olmadığımı biliyordum. Berk haklıydı, hayatında alacağı kararlar beni ilgilendirmezdi. Ama kız kardeşime karşı duyarsız olamıyordum işte. Geçen gece sevgilimi öpmüş olsa bile ona karşı hala olması gerektiği kadar bir öfke duyamıyordum. Bu yüzden aklımı kurcalayan soruları salonda bıraktım, Berk'in elinden hafifçe tutarak onu odama götürdüm. İtiraz etmeden yatağın diğer tarafındaki yerini aldı ve sırtımı göğsüne yaslamam için beni kendisine doğru çekti. Gece boyu öfkeli hareketlerime maruz kalmış yatağımda şimdi bir parça huzur arayarak uyuyabilirdim.

Ocean Eyes // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin