11.Bölüm

31.7K 1.3K 407
                                    

Bölüm şarkısı : Sezen Aksu - Yetinmeyi bilir misin

Keyifli okumalar :)

Adımlarımı yere iz bırakmak ister gibi ağır ağır atıyordum. Sanki bir yanımı geride bırakmışım gibi bir ağrı vardı yüreğimde. Korhan bana kızacaktı, çok kızacaktı belki ama zamanla o da beni unutup kendi yoluna gidecekti. Evin mutfağına inip, arka kapıdan orman yoluna gitmiştim. Reyhanla konuşurken söylemişti. Ormandan  rahatlıkla ana yola çıkılacağını söylemişti. Evden ayrıldığımda saat gecenin üçüydü. Şimdi ise sabahın altısı. Bir saat hızlı tepmo ile yürüyerek ana yola ulaşmıştım. Otostop çekerek üç araba değiştirmiştim. Rizeden çıktıktan sonra tekrar inip yeniden otostop çekmeye başlamıştım. Ve karşıma neresi çıkarsa oraya gidip, orada kuracaktım hayatımı.

Karşıma evli bir çift çıkmıştı. Anlattıklarına göre daha yeni evlenmişler ve ailelerini ziyaret etmişlerdi. Yaklaşık bir saattir arka koltukta oturuyor onların birbirlerine olan aşklarını izliyordum. İlk arabalarına bindiğimde baya soru sormuşlardı, kısa kısa cevaplar vererek onları da bıktırmıştım. Şimdi onlar kendi halinde takılıyor, ben kendi halimde takılıyordum.

Hiç bilmediğim bir yere gidiyordum. Muğla. Beni nelerin beklediğini bilmemek bir yandan korkutuyor, bir yandan cesaret veriyordu. Yanımda beni iki ay idare edecek kadar para vardı. Zaten o süre içerisinde bir iş bulup çalışacaktım.

Gergin ve heyecanlı olmam direk mideme vurmuştu. Sıcak olan arabanın içini camı açarak havalandırdım. Nefes almaya ihtiyacım vardı.

Sonra zihnime aniden Korhan düştü. Düştüğü yeri yangın yeri yapmıştı.

Gitmeme izin vermemişti. Ama ben gitmiştim. Bu bir savaşsa kazananı bendim. Peki ama neden zaferi kucaklamanın mutluluğunu hissetmiyordum?

" Muğla da bir tanıdığın var mı?" Başımı cevirip bana doğru dönen kadına baktım.

" Halam var." Diyerek kısa bir cevap vermiştim. Bu kadar kolay ve rahat yalan söylemek önceleri beni rahatsız etmezken şimdi çok rahatsız hissediyordum.

Yalanın en büyüğünü Korhana söylemiştim.

Onu bir masala inandırmıştım. Hiç gitmeyeceğime o kadar emindi ki. Bana güvenmişti, bense onun güvenini paramparça etmiştim.

Şuan ne yapıyor? Uyandı mı? Beni arıyor mudur?

Düşünme Hare, düşünme.

Gittin bitti işte. Geride kaldı o. Düşünme bunları, kalbine ağırlık yapma.

Gözlerim uykusuzluktan yanıyordu ama yabancı insanların yanında tabii ki de uyumsyacaktım. Uyurken insan yarı ölü sayılırmış. Her ne kadar uykum hafif olsada yine de güvenip de uyuyamazdım. Kaç saatlik yol kaldığını da bilmiyordum. Oraya gidince ne yapacağım hakkında da bir fikrim yoktu.

Adamla arabanın aynasından göz göze geldiğimizde avucumun içinde ki biber gazını daha da sıkı tuttum. İnsanları az çok tanıyordum. Adam o gözle bakmıyordu, ama kimsenin içini bilemezdin. Dik dik aynadan ona baktığımda başını önüne cevirdi.

Bu böyle olmayacaktı. Rahatsız hissetmiştim bir kere. Yerimde biraz daha dikleştim. Yanımda telefonum da yoktu. Sadece param vardı.

Aradan geçen yaklaşık iki saatin sonunda araba mola vermek için mola yerinde durdu. Adam arkasını döndüğünde kadın da gözlerini açıp yerinden doğruldu.

" Biz bir cay içeceğiz. Uyku bastırdı, sen de in istersen bir hava alırsınız." Çantamı kucağıma çekip, elim kapının koluna gitti.

" İneceğim şimdi. Size de teşekkür ederim. Yolun bundan sonrasını otobüsle gideceğim." Adamın cevap vermesini beklemeden kapıyı açıp aşağı indim.

HARE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin