13. Bölüm

41.6K 1.3K 374
                                        

Ruhumun gebe kaldığı mutlulukla gözlerimi açmıştım. Güneş daha yeni yeni doğuyordu. Ben, Korhanın kollarının arasındaydım. Sımsıkı sarmıştı beni. Gitmemden korkuyordu. Başımı hafif geri oynatıp yüzünü izledim. Kirli sakalları uzamıştı. Belinde olan elimi kaldırıp parmak uçlarımla sevdim yüzünü.

Dudakları, burnu, kaşları ve gözleri. Sanki ünlü bir heykeltıraşın en güzel eseriydi.

Ona baktıkça daha derin bir kuyunun içine çekiliyorum sanki. Bataklık gibiydi. Bir kere karıştım ve bir daha hiç çıkamadım.

Onu öpmek istiyordum. Ruhum ona muhtaçtı. İlk önce çenesinin altına küçük bir buse bıraktım. Ardından dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum. Gözlerini açtığında beni kendine doğru çekti. Saçlarım iki yanından yüzüne doğru dağıldı.

" Günaydın." Dedi boğuk sesiyle. Avucumu yanağına yaslayıp baş parmağımla okşadım yüzünü.

" Günaydın."

" Erken uyanmışsın?" Başımı sallayıp kendimi onun üzerinden yana attım. Toplam dört beş saat anca uyumuştum ama bu bile yetmişti.

" Duş alacağım. Sonra da kahvaltı hazırlayacağım."

" Hım? Peki ben de seninle gelebilir miyim?" Gözleri sinsilikle parladı. Gülüp başımı iki yana salladım. Yaramazlık yapmak istiyordu canı beyefendinin.

" Kendi başımın çaresine bakarım ben. Ama sen çok yardım etmek istiyorsan gidip cay suyunu koyabilirsin. " Başını geriye atıp homurdandı.

" Bahsettiğim bu değildi ama."

" Hadi ben kalkıyorum. Senin banyonu kullanabilir miyim?" Başını sallayıp ayağa kalktı.

" Yüzümü yıkayıp geliyorum. Sonra girersin. Ben kahvaltıyı hazırlarım."

Onu onaylıyıp yataktan kalktım. O lavaboya girmişti. Ben de o çıkana kadar odayı toplardım. İlk önce perdeyi çekip içeri güneşin girmesini sağladım. Gün doğumu ve gün batımı. Çok seviyordum. Korhanın odasının camları hepsi boydandı ve oldukça yüksekti. Güzel bir manzarası vardı. Camın önünden çekilip dün giymediğim tişörtü geçirdim başımdan. Dün gece üstümü giyinmemi istemişti. Zaten hava da sıcak olduğundan karşı çıkmamıştım. Yatağı topladığım sırada Korhan lavabodan çıkmıştı.

" Kahvaltıya ne istersin?" Diye sordu yüzünü kurularken. Omuz silktim. Fark etmezdi benim için. Sadece haşlanmış yumurta olmasın yeterdi. Kokusu bile midemin bulanmasına neden oluyordu. Korhan odadan çıkıp aşağı indiğinde banyoya girdim. Üstümdekini çıkarıp kapının arkasına astıktan sonra duşa kabinin içine girip suyu açtım.

Suyu o kadar çok seviyordum ki saatlerce kalabilirdim suyun altında. On dakika da kısa bir duş alıp suyu kapatıp çıktım kabinden. Banyo dolapların içine bakıp havlu aradım. Elime geçen havluya baktım. Fazla mı kısaydı acaba? Korhanın odasıyla kaldığım odanın arasında fazla mesafe yoktu. Hemen geçerdim odaya. Kimse de görmezdi. Havluyu vücuduma sarıp banyonun kapısını açtım. Havlu kalçamın biraz altında bitiyordu. Boyun kısa olsaydı belki dizim sadece bir karış üstüne gelebilirdi. Hızlı ve sessiz adımlarla odadan çıktım. Kendi kaldığım odaya gireceğim sırada bir ses duydum.

Hayır. Arkada ki lütfen Alya olmasın.

" Günaydın Hare." Alyanın o gülümseyen yüzünü şimdiden görebiliyordum. Kim bilir ne düşünecekti. Abisinin odasından bu halde çıkmıştım. Yüz ifademi düz tutmaya çalışarak ona döndüm. Ve evet yüzünde bir gülümseme. Fazla ima barındıran bir gülüştü bu.

HARE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin