Keyifli okumalar güzellerim..
Ona karşılık verip vermemek arasında kalmıştım. Beni öyle sıkı sarmıştı ki, sanki ellerinden kayıp gidecektim. Ellerim onu itmek için omuzlarında dururken öylece asılı kaldılar. Ve anlık bir hareketle kendimi ona karşılık verirken buldum. Aynı tutkuyla ben de onu öptüm. Korhan bir iki saniye durakladı. Şaşırmıştı, benden böyle bir tepki beklemiyordu. Ben de kendimden beklemiyordum. En olmadı bir tokat atabilirdim. Yani hepimizin beklediği bu olmuştu. Ama ben tokat atmadım. Onu öptüm. Ama ona vereceğim karşılık bir tokattan daha fazla canını yakacaktı.
Aniden onu ittim kendimden. Bu beklemiyor olacak ki, boşluğuna gelip bir iki adım geriledi. Kaşlarını çattıp iki elini açarak bana baktı.
" Ne oluyor Hare?" Dedi baskın bir tonla. Ne sanmıştı? Bir öpücüğe unuttum mu sanmıştı. Çok yanılıyordu.
" Sen de aynısını bana yapmıştın. O gecenin sabahında, kalbimi paramparça etmiştin. Nasıl hissediyor Korhan? Benim canım o kadar yanmıştı ki, darbe hiç beklemediğim yerden gelmişti. Aptal gibi birde senin benim peşimden gelmeni bekledim." Dedim acıyla karışık gülerken. Hiçbir şey diyemedi. Sadece yutkundu. Yüzüme dahi bakamadı, eğdi başını. Ama ben inatla ona daha yaklaşıp yüzüne bakarak konuştum.
" Sen peşimden gelmedin. Şimdi ödeştik Korhan. Şimdi içim soğudu. Benim neler hissettiklerimi sen de hissettin." Arkamı dönüp gidecekken durdum ve omuzunun üstünen ona döndüm.
Göz göze geldik.
" Bitti Korhan." gülümsedim. Önüme döndüğümde kara bir leke gibi silindi yüzüm de ki gülümseme. Kalbim ağrımaya başladı. Onun da canı yanıyordu. Bitmiş miydi gerçekten? Adımlarımı atarken bir şeye sığınmak istedim. Tutunmak istedim. Tuna bunu hissetmiş gibi saniyesinde yanımda dikilip elini belime atıp beni kendine çekti.
Mekandan çıkana kadar zor tuttum kendimi. Dışarı adımımı attığım gibi, havayı içime çektiğim anda ağlamaya başladım. Tuna sessizce yanımda durdu, hiçbir şey demedi. Bana sadece sarıldı.
" Canım yanıyor Tuna. Bitti mi gerçekten? Bitmesin Tuna. Ben onu seviyorum, çok seviyorum. Ama affedemiyorum da. Ne yapacağım ben?" Hıçkıra hıçkıra ağladığım onun omuzunda. Eli hep sırtımdaydı.
" Ben gördüm Hare. İkinizin de gözlerinde ki aşkı, tutkuyu gördüm. Seviyorsunuz kızım siz birbirinizi. Ayrılık yasak kılınmış size. Birbirinizi hem yaralayıp hemde sarıyorsunuz. Şimdi doya doya ağla. Başını kaldırdığın an ağlamayı keseceksin. Ve o yıkılmaz kadın kimliğine geri bürüneceksin."
Onun dediği yaptım. Doya doya ağladım onun omuzunda. Yağmur yağdı yavaş yavaş. Ben ağlamaya devam ettim. Geri çekildiğimdeyse göz yaşlarımı silerek hiçbir şey olmamış gibi araca binip akıp giden yolu izledim.
2 gün sonra...
" Hare bak kızacağım artık. Bir şeyler yesene. İki gündür mala bağladın. Ne yiyorsun ne doğru düzgün konuşuyorsun. Aptal gibi gözlerini boşluğa dikip bakıyorsun. Yeter artık at şu üstünde ki ölü toprağını. Kendine gel. Madem bu kadar üzülecektin niye o gün bitti dedin? " Dedi artık bezmiş gibi.
" Bitmesi gerekiyordu. " Dedim cansız bir sesle. Gözlerim sürekli bir boşluğa dalıp gidiyordu. Sonra o boşlukta Korhanın o hali gözümün önüne geliyordu. Bana bakışını asla unutamıyordum. Tamamen bitmiş miydi? Bunu kabullenemiyordum. Onu seviyorum, çok seviyorum. Ama affedemiyorum da. Ne istediğimi ben bile bilmiyordum ki, bir kısır döngünün içindeydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARE
Novela JuvenilEn dibe battığını düşünen genç bir kız, nefes almak istiyordu ama boğazında hep bir el vardı. Görünmez bir el, geçmişin kanlı gölgesi. İçinde ki küçük kızı korkutan ve yaralayan eller. Genç kız bir mucize istedi,ilk defa kendine inanmak ve güvenmek...