16. Bölüm

27K 1.2K 482
                                    

Bölüm şarkısı: Atiye - Yetmez

Mutlaka bu şarkıyı dinleyerek okuyun arkadaşlar. Bölüm baştan sona onunla yazıldı. Üstte ekleyeceğim.

Keyifle okuyun ..

Vücudum da öyle şiddetli bir ağrı dolaşıyordu sessizce inledim. Gözlerimi yavaşça açmaya çalıştığımda gözlerim sisli görüyordu. Gördüğüm ilk şey Korhanın endişeli bakışlarıydı. Benim uyandığımı gördüğünde, yüzümü kapatan saçlarımı usulca ileri itti.

" Güzelim iyi misin?" Konuşamadım sadece gözlerimi açıp kapadım. Dudaklarım kurumuştu. " Su." Dedim sadece. Alya hemen arkasına uzanıp bir şişe suyu kaptığı gibi Korhana uzattı. Sırtımdan destekleyip suyu içmemi sağladı. Kana kana içmiştim.

" Neler oluyor? En son Emir gelmişti. Hiçbir şey hatırlamıyorum Allah kahretsin! İlayda... O nasıl?"

" İlayda iyi. Yavuz onun başında. O piç kaçtı elimizden." Hiçbir şey anlamıyordum. O bizi kaçırmamış mıydı? Ne olmuştu da o kaçmıştı? Bedenimi zorlayarak toparlanıp olduğumuz yeri incelemeye başladım.

" Nasıl kaçtı? O bizi kaçırmıştı. Korhan neler oluyor anlat bana. "

" İlk önce kendine gel sonr her şeyi anlatacağım. Ama ilk önce buradan çıkmamız lazım." Eski fabrika gibi bir yerdeydik. Kullanılmadığı belliydi. Her yer karalanmıştı. Korhanın da desteğiyle ayağa kalktım. Bedenim resmen uyuşmuştu ama yavaş yavaş kendime geliyordum.

Alya bir benim yanıma geliyor, bir İlaydanın yanına gidiyordu. O da yavaş yavaş uyanıyordu. Yavuz onun başındaydı. Ve endişesi buradan bile belli oluyordu. İçim bir anda vicdan azabı ile dolup taştı. Benim yüzümden olmuştu. Hepsi benim yüzümden olmuştu. Nasıl bakacaktım ben şimdi bu insanların yüzlerine?

İlaydanın yanına gitmek istiyordum ama yüzüm yoktu. Orada öylece dikilip onları izledim. İlayda inleyerek karnını tuttuğunda bir adım gerileyip endişeli gözlerle ona baktım. Korhan, Alya ikisi de onun yanına gitmişti.

" Yavuz hareket etmiyor, onu hissedemiyorum! Bir şey yap Yavuz."

O an başımdan aşağı kaynar sular boşalmıştı. Yapacak hiçbir şeyim yoktu. Allahım! Hızlı adımlarla yanına ilerleyip dizlerimin üzerine çöktüm. Gözü hiçbir şey görmüyordu sadece şiddetli bir şekilde ağlıyor karnını tutuyordu.

Yavuz elini tutup öptü ardından onu sakinleştirmek için başını okşamaya başladı. " Sana söz veriyorum bir şey olmayacak güzelim. Şimdi hastaneye gideceğiz." Onu kucağına alıp büyük demir kapıya doğru ilerledi. Herkes peşinden ilerlerken Korhan yanıma gelip beni ayağa kaldırdı.

Dolan gözlerim onun bana sarılmasıyla boşalmaya başladı. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Beni sakinleştirmek için tek bir söz söylemedi. Sadece başımı okşadı.

" Benim yüzümden! Hepsi benim yüzümden. Allah benim belamı versin. Keşke hayatınıza hiç girmeseydim. Ya ona, bebeğe bir şey olursa? Ben bu vicdan azabı ile yapamam Korhan, ölürüm."

" Nasıl konuşuyorsun Hare? Laflarına dikkat et. İlaydaya da çocuğa da bir şey olmayacak. Buna izin vermem. Sen de kendini üzmeyeceksin. Tamam mı güzelim."

Korhan ne derse desin ben vicdan azabı çekecektim. Tanrım! Ne olacaktı şimdi? Korhan beni kolunun altına aldı ve bu izbe yerden çıkardı. Dışarıda iki tane araba vardı. İkisini de daha önce görmemiştim. Korhanın arabası değildi. İlayda, Yavuz ve Sercan öndeki arabaya binmişlerdi. Biz de onların bir arkasında olan arabaya bindik. Alya da bizimle birlikteydi. Ben öne geçerken o arkaya doğru geçmişti.

HARE Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin