Eğer bir dilek hakkım olsaydı, bu kollarda sonsuza kadar kalmayı isterdim. O derin bir kapalı kutuydu. İçinde beni saklıyordu.
Güvendeyim.
Güvendesin dedi içimde ki, küçük.
Korhan bana sarılmaya devam ediyordu. Bütün dünya da yanılızca ikimiz varmış gibi sarılmaya devam ettik. Nefesi saç diplerime, boynuma çarpıyordu. Ondan ayrıldım. Elleri hala belimdeydi. Bir elini kaldırıp yanağım da gezindi.
" Buz gibi olmuşsun. Eve geçelim sonra alacağım ifadeni." Üzerinde ki kabanı çıkarıp omuzlarımdan geçirip bana giydirdi. Dizimin bir kaç parmak altına geliyordu kaban.
Arabaya binip Korhanı izlemeye başladım. Dalgın ve gergin görünüyordu. Sanki düşüncelerin, hislerinin arasında kalmış gibi.
Sitenin içine girip arabayı otoparka park etti. Arabadan inip asansöre doğru yürüdük. Korhan konuşmuyordu, onun sessizliğine ortak olup ben de susmayı tercih etmiştim.Evin kapısını açıp ışıkları açtı. Ev sıcacıktı. Korhan bileğimden tutup beni salonda ki l koltuğun üzerine oturttu. Ardından kendi terasa çıkıp elinde odunlarla geri geldi. Şömineyi yakacaktı.
" Buz gibi olmuşsun ısınırsın şimdi." Konuşurken yüzüme bakmıyor, işine odaklanıyordu.
" Ben yorgun hissediyorum, biraz uyumak iyi gelecektir." Bana döndü ardından ayağa kalktı. Ellerini birbirine vurup elindeki tozun dağılmasını sağladı.
" İlk önce ısınacaksın. Ardından yemeğini yiyeceksin ve en sonunda da bana nereye kaybolduğunu anlatacaksın. "
" Uyurken da ısınabilirim. Aç değilim ve sana da bir şey anlatmak zorunda değilim." Yanıma oturup telefonunu kavradı.
" İtiraz hakkın yok." Telefonundan birkaç numarayı tuşladı ve telefonu kulağına götürdü. Gözleri üzerimdeydi.
" Kaan koçum, bize şimdi acil sıcak atıştırmalık bir şeyler gönderiyorsun." Birkaç saniye karşıdaki adamı dinledi.
" Tamam olur. Sen hepsinden iki kişilik paket yap yolla. 15 dakikaya burada olsun." Diyip telefonu kapattı.
" Ne kadar kaba bir insansın. Hep insanlarla böyle emir verir gibi mi konuşacaksın? Asıl garip olansa onların sana hiçbir şey demediği. Ben olsam varya ağzının ortasına yapıştırdım iki tane. " Korhan biraz daha yanaştı bana.
" İnsanlara hükmetmeyi seviyorum. Sözümü dinlemeleri hoşuma gidiyor. Ama bazıları var ki fena halde canımı sıkıyor. " Saçlarımdan bir tutamını parmağına dolayıp sertçe konuştu.
Bir şey mi ima etmişti?
" Sen sağlam birine denk gelmemişsin. Ondan böyle rahat konuşuyorsun. Bak bizim mahallede Akın var. Çok delikanlı yiğit birdir. Sıkıyorsa onun karşısında böyle konuş. Valla tokat manyağı yapardı seni." O anları gözümün önünde hayal etmek istemiştim ama hayır hiçbir şey düşünmemiştim.
Meydan okuyan bir yüz ifadesiyle çekildi ve telefonu tekrar eline aldı. Parmakları hızla geçiyordu rehberde ki kişilerin üzerinde. Sonra bir ismin üzerinde durdu. İsmi okuyamıyordum. Arayıp telefonu hoparlöre aldı. Üzerimde ki kabana sıkıca sarılmış ısınmayı bekliyordum.
Telefon çaldı, çaldı ve en sonunda açıldı.
" Buyur abi." Diyen sesle yerimden hafif doğruldum. Akın abinin sesiydi bu?
Korhan yüzümün ifadesine gülüp konuşmaya başladı.
" Nasılsın Akın? İşler güçler nasıl?" diye sordu erkeksi bir ton kullanarak.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARE
Fiksi RemajaEn dibe battığını düşünen genç bir kız, nefes almak istiyordu ama boğazında hep bir el vardı. Görünmez bir el, geçmişin kanlı gölgesi. İçinde ki küçük kızı korkutan ve yaralayan eller. Genç kız bir mucize istedi,ilk defa kendine inanmak ve güvenmek...