Keyifli okumalar :)
İlaydalar apar topar hastaneye gitmişlerdi. Sercan ve Alya da onların peşlerinden gitmişti. Ben aşağı inip bebek çantasını ve birkaç şey daha alacaktım. Gitmeden İlayda söylemişti alelacele. Korhan da beni bekliyordu. Çantayı elime alıp başka bir şey unuttum mu diye düşünüp zihnimi zorladım. Ama yoktu. Bebeğin eşyaların olduğu çantayı aldım. İlaydanın kıyafetlerini, ve Yavuzun birkaç parça önemli eşyalarını aldım. Bu kadardı. Odadan çıkıp evin kapısını çektim. Korhan kapının önünde beni bekliyordu. Ne kadar belli etmese de o da telaşlı ve heyecanlıydı. İlaydayı kız kardeşinden ayırt etmiyordu.
" Aldın mı her şeyi? Eksik bir şey yok değil mi?" Dedi ellerime bakıp ardından onları alırken. Başımı yok yok anlamında salladıktan sonra asansöre binip aşağı indik.
Korhan elindekileri bagaja koyarken ön koltuğun kapısını açıp içine binip emniyet kemerini taktım. Ben bile bu kadar heyecanlıyken onları düşünemiyordum. Resmen anne baba olacaklardı. Aramıza yeni biri katılıyordu. Mükemmel bir ailesi olacaktı.
Ellerim bile heyecandan terlemişti. Elimi taytımın yumuşak yüzeyine sürtüp camı yarıya kadar indirdim. Korhan telefonunu bana uzatarak araca bindi. O da ilk işi emniyet kemerini taktıktan sonra arabayı çalıştırıp otoparktan çıktı.
" Hastane buraya çok uzak mı? Doğum başlamış mıdır acaba? Kanaması vardı, umarım ikisine de bir şey olmaz. Sağ salim alır kucağına bebeğini." Dedim sesime yansıyan heyecanla. Korhanın yüzü gergindi. Tek eli direksiyonu tutarken diğer eliyle elimi avucunun içine almıştı. Koltukta yanlamasına oturuyor, ona bakıyordum.
" Hastane uzak değil de, iş çıkışı trafiğine kaldık. İçine de girdik bir kere. Yoksa kestirmeden gidecektim. O an bunu da düşünemedim." Diyip kornaya bastı. Dediği gibi trafiğe kalmıştık. Önümüzde ve arkamızda baya araba vardı. Kestirme bir yoldan direkt basıp da gidemezdik.
" Ben o telaşla telefonu evde unuttum, senden Alya'ya mesaj atabilir miyim? " Dediğimde gözlerini yoldan ayırmadan başını salladı. Elimi onun elinden çekip koltukta düz oturup telefonun ekranını kaydırdım.
Ekranında benim fotoğrafım vardı. Bu anı hatırlıyordum. Bir akşam şiddetli bir yağış bastırmıştı. Üstümde incecik bir sporcu atleti vardı. Terasta kahve içiyorduk. Yağmur başlayınca Korhan kendi siyah boğazlı kazaklarından getirip giydirmişti. Yukarı çıkmak için ısrar etse de orada uyumak için diretmiştim. Salıncakta onun dizlerine başımı koyup, kedi gibi kıvrılıp yatmıştım. Yüzümde o huzurun resmi vardı, Korhan bu anı fotoğraflamıştı.
Yüzümde belirlenen o gülümsemeyle başımı kaldırıp ona baktım. Onu hak edecek ne yapmıştım ben? İyi ki dedim içimden, iyi ki varsın sevgilim. İçim kıpır kıpır olmuştu. Bugün güzel bir gündü. Bir de İlaydadan haber alsam daha iyi olacaktı. Düşüncelerimden sıyrılıp telefondan Alyanın numarasını bulup mesaj yazmaya başladım.
Alya : Alya benim Hare. Yoldayız geliyoruz, İlaydanın dediği her şeyi aldık ama trafiğe takıldık şimdi. Gelmemiz uzun sürecek gibi. Siz ne yaptınız? İlayda iyi mi? Girdi mi doğuma? " Yazıp gönderdim. Telefonun ekranı açık birkaç dakika bekledim ama bir cevap gelmemişti hala. Korhan bana döndü.
" Ne yazdı, girmiş mi doğuma?"
" Bilmiyorum ki, yazmadı hala. Sen bir Yavuzu da Sercanı arasana. Ben de merak ettim şimdi cevap gelmeyince." Başıyla telefonu işaret etti.
" Arasana güzelim sen. Araba kullanıyorum ben." Dedi aksi bir dille. Tam Sercanın numarasını bulup arayacağım sırada Alyadan mesaj gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HARE
Fiksi RemajaEn dibe battığını düşünen genç bir kız, nefes almak istiyordu ama boğazında hep bir el vardı. Görünmez bir el, geçmişin kanlı gölgesi. İçinde ki küçük kızı korkutan ve yaralayan eller. Genç kız bir mucize istedi,ilk defa kendine inanmak ve güvenmek...