20 - Babasının Kızı

4.7K 324 87
                                    

20 - Babasının Kızı

Yatağımda dönüp uyumaya çalışırken iç geçirdim. Çok zordu! Lanet olsun, neden en çok uykumu almam gereken geceler uykuya dalmakta zorlanıyordum? Evet, biliyorum beyin kendini stres altında hissedip dinlenmeye alamıyor uyuyamadığı için de daha çok strese giriyor falan ama...

Hadi ama canım beynim. Lütfen stres yapmayı bırak da uyuyalım.

Tekrar soluma döndüm ve gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Kapımın kolu hafifçe çevrilip açıldığında gözlerimi de açtım. Yok, uyku bana haram bu gece sahiden.

Asamı alıp "Aydınlan." diye fısıldadım ve küçük bir ışık oluştu asamın ucunda. Cesur'un kahverengi gözlerine ışık vurunca "Ne işin var burada?" dedim fısıltıyla.

"Sürekli yatakta dönüp durduğun için gıcırdıyor, beni de uyutmuyorsun." Asamın ışığını söndürürken mahçup bir edayla "Özür dilerim." dedim.

İç çekti. "Kay." Yatakta kayıp Cesur'a yer açtım. Yatağım bir buçuk kişilikti yani iki kişinin çok rahat olmasa da sığabileceği kadar genişti.

Cesur yatağa yatıp beni kendine çekti. Başımı omzuyla boynu arasına koyup gözlerimi yumdum. "Gitmemizi istemiyorum." dedi.

"Al benden de o kadar." diye itiraf ettim. Yarın sabah ben Demir'in ailesine gidecektim, Cesur da evine. Bundan bir hafta sonra görüşecektik artık ve içime inceden bir hüzün oturmuştu.

"Eve varınca beni aramayı unutma." dedi. Başımı salladım, bir şey söyleyebilecek enerjim yoktu.

"Sen ne yapacaksın eve gidince?" diye sordum. "Annemlerle takılırım biraz, ders çalışırım, Zeynep'le buluşurum, kitap okurum... Bir şeyler bulurum işte."

Kaşlarımı çatarak başımı kaldırdım. "Zeynep kim?"

"Arkadaşım." dedi. "Soyadı ne?"

"Ne yapacaksın?" diye sordu. "Nüfusuma geçireceğim. Yani, Cesur, ne yapabilirim? Merak ettim."

"Sana ne." dediğinde gözlerimi kıstım ama bunu görmediği için öfkeyle soludum. "Güzel mi?"

"Çok." dedi. Şu an sırıttığına dair tüm mal varlığım üzerine bahse girebilirdim. Cesur dışarıdan soğuk dursa da aslında içinde bir gıcık yatıyordu. Eğlenceli bir gıcık. Beni sinir etmeyi sevdiği kadar güldürmeyi de seviyordu ve onunla gülmeyi seviyordum.

Hem bir sevgili hem de iyi bir arkadaş edinmiştim.

"Nasıl, betimle biraz." dedim. "Kumral, uzun boylu, mavi gözlü bir kız işte."

"Peki." dedim sessiz kalıp. Uzun bir süre sessiz kalınca "Mehir?" diye seslendi.

"Hım?"

"Uyudun sandım. Niye konuşmuyorsun?" dedi. "Hiç, öylesine. Susmak istedim."

"Zeynep'i mi kıskandın?" diye sordu kıkırdayarak. "Hayır, onunla çıkmak istiyorsan onunla çıkarsın, beni aldatma yeter. Seni çok fena lanetlerim."

"Of." dedi sessizce. "Dalga geçiyorum seninle, Zeynep ne kadar güzel olursa olsun bir sen değil."

"Teşekkürler, biliyorum." dedim esprili bir sesle.

"Eve gider gitmez babama lise buluşmanda olanları anlatacağım. O kırmızı asalıyı ve Batuhan'ın yolladığı lanetli gülleri." dedi. "Zorunlu mu bu?" diye sordum.

"Bağımsız olmaktan hoşlanıyorsun biliyorum ama bu konuda bağımsız olabileceğini düşünme. Bu hepimizi tehdit eden bir durum." dedi. Beni bu kadar iyi gözlemlediğini bilmiyordum, bağımsız olmayı sevdiğimi nereden biliyordu?

𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin