Yazardan Son Söz

3.2K 187 74
                                    

Uzun, çok uzun, bir maceranın sonuna geldik. Hikaye benim için başlangıçta Harry Potter okurken bir hayran kurgu olarak şekillendi. Sonra asa renkleri ve özlerine karar verdim. Ana konu yeşil ve kırmızı rengin çatışması üzerineydi, anlamışsınızdır. Bunun nedeninden bahsetmek istiyorum:

Yeşil benim en sevdiğim renktir. Kırmızı ise... Benim için çok değerli olan, onla olamadığım ama onsuz da olamadığım bir kişinin en sevdiği renkti. Ki güzel bir ayrıntı, yeşil ve kırmızı renk zıt renklerdir bu da hikayenin temasına gayet uyuyor.

Karakterlerimin çoğunu yaratırken kimseden esinlenmedim. Kendilerine özgü olsunlar istediğim için kimseden tamamen bir şeyler almadım. Lara tip ve birkaç özellik olarak en yakın arkadaşımı andırıyor, Lara'yı yaratmamın sebebi en yakın arkadaşımdı zaten, aklımda olan bir karakter değildi.

Karakterlerim özellikler olarak kimseye benzemese de gerek isimleri, gerek dış görünüşleri olarak hayatımda iz bırakmış birçok kişiden parçalar taşıyorlar. Kim olduklarını açıklayamayacağım kişiler bunlar elbette ama okusalar anlarlardı çünkü çok açıktı her şey.

Kiminiz Cesur'u çok sevdiniz kiminiz ise Tolga'yı. Ben açıkçası ikisini de ayrı ayrı çok seviyorum. İkisi de birbirinden farklı ama değerli karakterler. Niye Mehir'in Cesur'la sorunlarını aşmasına izin vermediğimi merak edebilirsiniz. İlk başta ufak bir kavga olmasını ve sonra da barışmalarını hesaplamıştım ama bu Mehir'in o fevri ve her şeyden vazgeçen karakterine haksızlık olurdu. Güvensizliğinin temel nedenini bilen Cesur onu ilk kavgada sarstı ve Mehir'in bunu görmezden gelmesi onun tüm karakterini benim gözümde yıkardı. Zaten herkes tanıştığı ilk kişiyle sonuna kadar birlikte olmak zorunda mı? Kitapların çoğunda -tamamen doğal olarak- olaylar böyle ilerler ama ben hayatın gerçek yönünden bir parça olduğunu düşünüp bu kısmı değiştirdim ve Mehir'in yoluna Tolga ile devam etmesine karar verdim.

Tolga ve Mehir'in birlikteliği kalıpları yıkmak için mükemmel bir başlangıç oldu. Aile kavramının yıkamayacağı duvar yoktur ve Mehir'le Tolga bir aile kurmaya karar vererek bu duvarlara bir darbe vurdular. Yönetimi korkutan ve ilişkilerine engel koyduran durum da buydu. Bir aile olmaya sebep olacak kadar güçlü bir sevgi her şeyi yapardı.

Özkanları hikayeye dahil ederken kötünün içindeki küçük iyilikleri göstermek istedim. Özkanlar o küçük iyiliğin temsilcisiydi. Soydaşları arasında önemli bir itibara sahip olan Özkanlar ne kadar güçlü bir konumda olurlarsa olsunlar daha güçlü bir konuma gelmeye çalışmaktansa güçlerini haklılar için kullanmaya özen gösterdiler. Buradan ben de Tarık, Defne, Tolga Özkan'a teşekkür ederim❤

Yazmayı öğrendiğim günden beri yazıyorum. İlk önce şiirle başladım -gurur duymadığım iğrenç şiirlerim var ama sekiz yaşındaydım!- sonra denemelere ve nihai sonuç olarak kurgu dünyasına adımımı attım. Kendimi geliştirmek hiç kolay olmadı, hiçbir zaman kolay olmaz zaten. Bazen eski yazılarımı açıp okur ve nereden nereye geldiğimi kendime hatırlatırım. Hala alacak çok yolum var elbette, yazmak varış noktası olmayan bir yolculuktur ancak şu an olduğum nokta hiç fena sayılmaz.

Cesur'u öldürmek aklımda yoktu. Planın son aşama kısmına gelene kadar aklımın ucundan bile geçmedi. Cesur benim kırmızı çizgimdi. Özgür'ü, Mehir'in en değerlilerinden birini, hali hazırda öldürmüştüm ve aynısını Cesur'a da yapmak istememiştim ama o an... Bu doğru geldi. Bunu yapmalıymışım gibi hissettim. Yazarlık da bir yerde bu değil midir zaten? Hislerin seni dürttüğünde çekinmeden peşinden gitmek.

Onun haricinde bir hain koymayı planlıyordum hikayeye. Kim olacağına karar vermemiştim henüz ama ya Sude ya da Cesur'un babası Cihan olacak diye düşünüyordum. Sude biraz daha bakındı, Mehir'e yakınlığından ötürü ancak o fikirden de vazgeçtim. Zaten yeteri kadar baskı vardı son zümrütün üstünde ve bu ihaneti de onun omuzlarına yüklemek istemedim.

Ve umarım bir çoğunuzun fark ettiği gibi MEHİR'İ ESMER YARATTIM. Bu benim için önemli bir noktaydı, her zaman da önemli olacak çünkü yaratılan karakterlerin çoğu sarışın mavi gözlü veya yeşil gözlü siyah saçlı oluyor. Benimki de esmer olsun istedim. Esmerlerin güzelliğini gururla taşısın istedim ve umarım bunu başarmışımdır.

Eh, bu hikaye de bitti. Altmış bölüm oldu sanırım ve bu epey uzun ama çok kısa gibiydi. YKS'ye hazırlanırken yazdığım ve YKS'ye girmeden önce bitirdiğim bu kitap bu yılın anısı olacak benim için.

Teşekkür ederim.

Teşekkür ederim Mehir Güzduman💚

Teşekkür ederim Cesur Türker Alçin🖤

Teşekkür ederim Tolga Özkan❤️

Teşekkür ederim minik kuş Atlas💙

Teşekkür ederim Demir Kayra Canvaran💚

İyi ki vardınız ve ben yaşadığım sürece hep var olacaksınız!








𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin