45 - Beklenmedik Ortaya Çıkış
+18 sahneler vardır.
Olduğum yerde iki yana sallanırken Atlas "Dur artık ya." dedi.
"Çok sıkıldım ne yapayım!" Yüzüm buruşmuştu. Spor Uğraşları dersinden nefret ediyordum.
Bir geyiğin sırtına binmeyi istesem bunu öğrenirdim istemediğime göre öğrenmeme gerek yoktu?
"Tolga bugün mü gelecekti?" diye sordu Atlas yan gözle yüzüğüme bakarak. Mavi gözlerinin baktığı yüzüğüme gözlerim kaydı tekrardan. Birkaç gündür sürekli gerçek olduğunu anlamak istercesine yüzüğe bakıyordum.
"Evet." dedim. İşten izin almıştı ve beni ziyarete gelecekti. Nişanımızı henüz kimseye duyurmamıştık -yakınlar hariç- çünkü alacağımız tepkileri az buçuk tahmin edebiliyorduk.
Umursadığımızdan değil ama bu hayatımızı tehlikeye atabilirdi.
"Kaç dakika var?" diye sordu Merve. Kolumdaki saate baktım. "On." dediğimde ağlak bir yüzle bana baktı. "Kendimi denizdeki canlılara yem etmeye gidiyorum. Sizleri tanımak güzeldi."
Kıkırdadık. Günün sondan bir önceki dersiydi. Kim son derslere Spor'u koymanın iyi bir fikir olduğunu düşünmüş olabilirdi ki?
Sonunda zil çaldığında derin bir nefes alıp kendimi çimlere attım. Mayısın sıcağında artık külotlu çorap giymediğim için çok mutluydum. Saçlarım çimlere yayıldığında Efe "Kalk ayağa bitleneceksin." dedi.
"İğrençsin." dedi Sude ona. "Ama biraz da haklı sanki. Düğün öncesi bitlenme."
"Ne düğünü?" Cesur'un sesini duyduğumda yerimde dikleştim. Daha ona söylememiştim ve söylememelerini istemiştim. Yüzük olan elimi genelde göstermiyordum.
Olabildiğince uzun mutlu kalmasını istiyordum.
Atlas'la göz göze geldik. "Artık anlatmalısın." dediğinde iç çektim. "Cesur, gel otur."
Yanıma oturduğunda gözlerimiz kesişti. "Biri mi evleniyor?"
"Evet, ben." dediğimde gözleri büyüdü ve ellerime baktı. Elmas yüzüğümü gördüğünde yüzündeki hüznü okumak çok kolaydı. Başını kaldırıp zoraki bir biçimde gülümsedi. "Tebrik ederim. Ne zaman düğün?"
"Daha belli değil. Mezun olduğumda herhalde." dedim.
Cesur ayağa kalkarak "Ben ortak alana gidiyorum, görüşürüz." dedi ve uzaklaştı. Yanımdan ayrılmak istediği belliydi o yüzden ses etmedim.
Tolga mesaj atmıştı. "Neredesin?"
"Sen neredesin, yanına geleyim."
"Gerek yok, buldum seni." diyen sesini duyunca başımı kaldırıp ona baktım. Güneş'i arkasına almış yürüyordu ve ışıktan gözlerim kısılmıştı.
Yanıma oturup yanağımı öptü. "Ne haber?"
"İyi, sen?" Omuz silkti. Çimlere yattığında Efe "Bitleneceksin!" dedi ona da. Kahkaha attım. Tolga ters ters ona baktı. "Ne?"
"Siz ikiniz... Aynısınız. İğrenç hijyensizler." dedi Efe yüzünü buruşturarak.
Tolga gri gözlerini kırpıştırarak bana baktı. Ne olduğunu anlayamadığı belliydi. "Takma kafana." dedim.
Ayağa kalkıp Tolga'ya elimi uzattım. Tutup kalktı. "Biz kaçar."
Birlikte içeri girerken "Beni son Spor dersinden kurtardığın için teşekkür ederim." dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈
Fantasy𝐒𝐎𝐘𝐋𝐔 𝐀𝐕𝐈 │Her bir rengin anlamı vardır derler lakin hiçbir rengin anlamı hayatı pamuk ipliğine bağlayacak kadar tehlikeli olmamıştı. © audrisimpavi...