Keyifli okumalar..
...
"... Mış gibi hayatların maskeli balosu. Bulunduğu her ortama göre renk ve fikir değiştiren bukalemun kişilikler.."
...
Teknoloji tasarım derslerinde makinelerin beyin yapısının insan beyniyle eşdeğer olduğunu öğrenmiştik. Her türlü makine, her türlü teknolojik cihaz muhteşem varlık olan insanın, adeta bir minyatürüydü. İnsan içinde bulunan cevherlerden habersiz yaşamıştı yıllarca ve şimdi o cevherler bize ilham kaynağı oluyordu.
Teknolojik cihazların beyinlerine girebiliyordum. Bunun için özel derslerimiz vardı ve karmaşık olan bu dersten AA ile geçmiştim.
Bir şeyi tasarlamadan önce o tasarımın taslağını hazırlamanız gerekirdi. Ve taslakları öğrenebilmek için makinelerin beynine girmeliydik.İnsanın minyatürü olan teknolojik alatlerin beynine girebiliyorsam, insanın beynine girmenin yolunu da bulabilirdim. İzin beklemeden.. Bugüne kadar öğrendiğim bilgiler işime yaramalıydı.
Tüm bu düşünceler son iki dakika içinde zihnimden akıp geçmişken karşımda ki adama bakıyordum düz bir şekilde.
"Ne demek istiyorsunuz?""Ben bir şey demek istemem küçük hanım, direk söylerim."
Sunucu adam yaşlı bunağın yanına geldiğinde aralarında bir kaç konuşma geçti. Ancak anlayabileceğim dilden konuşmuyorlardı. Kendi düşüncelerim yetmez gibi beynimin içinde yedi kişinin daha düşüncesini duyuyordum. Ve sinirden patlayacaktım.
"Bizimle geliyorsun," diyerek arkasına döndü ve hızla salonun kapısına doğru ilerledi. Bana dediğini saniyeler sonra idrak ederken telaşla Ömer'e baktım. Onun da endişeli bakışlarını yakalamıştım.
"Yalnız değilsin. Biz buradayız, eğer bir sorun olursa beynine komut vermen yeterli."
"Beni nereye götürüyorlar?"
"Keşke bunu bilebilseydik Şila kuşum."
"Tural onu takip işi sende."
"Tamamdır kaptan."
"Şila, sakin ol. Ve bizden kopmamaya bak."
Cevap vermek yerine önümde motosuyla yürüyen adamı takip ettim. Garip davranma Şila. Eline, koluna hakim ol Şila.
"Şila gayet iyisin, anormallik yok. Herhangi bir evrenist gibi davranmalısın ve bunu başarıyorsun. Kendine güven. Ben sana güveniyorum."
Kuzenimin sesi bana güç verirken derin bir nefes verdim. İyiydim.. Sorun yoktu. Sorun olmayacaktı.
Yaklaşık beş dakika koridorlardan geçerek farklı alanlara girdik. Her girdiğimiz kapıyı, şifrelerini ve anotomik yapısını kafama kazıyordum. İlerde kullanmam gereken bir detay zihnimde yer edebilirdi.
Son olarak bir kapının önünde durduğumuzda bana döndü yaşlı bunak. Adı zihnime düşmüştü o an. Bay Eubo.. Tehlikeli ve tecrübeli yaşlı bunak.. Hissizleştirdiğim bakışlarımla ona bakıyordum.
"Gerçekten sana inanarak bu ekibin içinde yer vereceğimizi sandın öyle mi?"
"Bana karşı bu önyargınız hiç hoş değil."
"Önyargı mı?" diyerek güldü. "Önyargı fazla insan tanımayan gençlerin düştüğü bir yanılsama. Benim gibi yaşlılar ise önyargılı değil ancak öngörü sahibi olabilir küçük hanım."
"Bende ne gibi bir şey görüyorsunuz bilemiyorum Bay Eubo," derken sesimi düz tutamaya çalıştım. "Ama öngörülerinizi çürütebilecek bir kız olduğumu düşünmenizde sakınca görmüyorum."
Dudakları kıvrıldı. "Zekisin," dedi. "Ama zeki olmak önemli değil bilirsin. Zekâyı kullanabilmek önemli. Eğer kullanabilirsen evrenist, kullanamazsan dünyalı olursun."
Bu defa benim dudaklarım da kıvrıldı. Konuşmayı ne kadar uzatabilirsem benim için o kadar iyi olacaktı. Ancak pot kırmak ya da cesaret gösterisi yapayım derken aptal konumuna düşmek istemiyordum. "Dünyalıların daha zeki olduğunu tüm evren bilir."
"Elbette öyle küçük hanım," derken motosuyla kapıya döndü ve mekanik cihaz göz taramasından sonra iki yana açıldı. İçeriye geçerken konuşuyordu. Ve ben onu dinlerken etrafı inceliyordum. "Ama kullanılamayan zekanın bir önemi yoktur. Öyle değil mi?"
Onay bekler gibi bir hali yoktu. Daha çok bana haddimi bildirmek ister gibiydi. Bakışlarımı beyazlarla kaplı yuvarlak kubbeden ortada ki simülasyon cihazına çevirdim. "Benden ne istiyorsunuz?"
Ne istediğini anlamıştım. Ama sakin kalmalı ve vakit kazanmalıydım. Kafamda belirlediğim plana uyabilmem için hata payım yoktu. "Senden sadık bir evrenist olman dışında ne isteyebilirim ki!"
Sesinde ki ton beni ürperttiğinde ona baktım. Kaşlarım çatılırken vakit kazanmak için kelimeler üretiyordum zihnimde.
"Neler oluyor?"
"İyi misin Şila."
"Hadi ama ses ver."
Tural'ın sesi tüm konsantremi bozarken başımı ovuşturdum ve zihnime verdiğim komut sonrası düşünsel gruptan gelen bildirimleri kapattım. Ardından karşımda dikkatle beni izleyen adama döndüm. "Benim sadık olmadığımı düşünüyorsunuz. Ne yani? Tek başıma tüm evrenle savaşmayı düşünecek kadar aptal mı duruyorum!"
"Öyle durmadığın için tehlikelisin ya zaten. Eğer sadece kendine güvenen bir aptal olsaydın seninle bu konuşmayı yapıyor olmazdık."
Sinirle elimi saçlarımdan geçirdim. Hepsi numara bunların.. sadece bir kaç dakika daha lazım Şila...
"Küçük bir üniversite öğrencisinden korktuğunuzu düşünmeye başlayacağım Bay Eubo!"Alayla gülerken odanın ortasına doğru ilerledi. Simülasyon cihazının yanında durduğunda bana baktı. "İşimi sağlama bağlamalıyım küçük hanım. Yıllardır üzerinde uğraştığım planın küçük bir üniversite öğrencisi yüzünden mahvolmasını istemem."
Eliyle cihazı işaret etti. Ortada bulunan bölüme ilerlerken sitemle konuştum. "Dünyayı suçluyorsunuz ama sizde aynısınız," dedim. Çatılmış beyaz kaşları ile bana baktı. "Yönetmeye, zihinlerimize girmeye çalışıyorsunuz. Ben asi olduğum için dünyadan buraya yollandım ve şimdi bana asiliğin gerekliliği öğreten sizler beni asi olduğum için suçluyorsunuz!"
"Yanlış," dedi otoriter sesiyle. "Senin duygularınla ya da beyninin çalışma şekliyle ilgilenmiyorum."
Belirlenmiş dairenin içine girdim. Beyaz kıyafetli bir kadın yanıma gelerek dairenin çevresinde ki cihazlara beni bağlamaya başladı. "Benim emekle çalıştığım planlarıma, orduma ihanet edip etmemen ile ilgileniyorum."Elime takılan kabloya bakarken konuştum. "Beynimde istediklerinizi bulamayacaksınız."
Güldü. "Öylesi bizim için daha iyi küçük hanım. Senin gibi zekasını kullanmayı becerebilen bir evrenisti ordumda görmek beni mutlu eder."
Ve dakikalar sonra beynimden ayak uçlarıma kadar şeffaf kablolara bağlanmıştım. Kadın "Hazır," diyerek dairenin dışına çıktığında dairenin etrafı mekanik camla kapandı. Kalp atışım hızla yükselirken sonuma doğru koşuyormuş gibi hissediyordum.
Tek bir şansım vardı. O şans ya beni ölüme götürecekti ya da yüceltecekti. Risk almış ve onun beynine girmeyi başarmıştım. Şimdi tek yapman gereken bu beyni doğru kullanabilmekti.
Bölüm hakkında yorumunu alalım..
Beğendiysen beğen tuşuna basmayı ve daha fazla böyle içerikler istiyorsan abone olmayı unutma 😄
Hep bunu yapmak istemişimdir jsjjsjsjksjsjjsjk
08.05.20
23.34
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sene 3019
FantasySene 3019. Covid-19 isimli yeni tip virüs tüm dünyanın yok olmasında ki başlangıcı yapmıştı. Sadece son altı ayda dünya nüfusunun dörtte birini öldüren bu virüs; Evrenistlerin sevinci haline gelmişti. İntikam dolu ruhlar, acımasız düşüncelere sahip...