Perla'nın mutfağı temsili (Medya)
Okuduğun saat ve tarihi buraya alalım.
Şimdi başlayalım.
...
"Milyarlarca insanın arasında bir insan seni tamamlayan kişi ve sen onu buluyorsun. Çok garip değil mi?"
...
"Ve sana inandı öyle mi?"
"Evet," dedim bir kez daha. Gözlerinde ki endişe halen tazeliğini koruyordu. Benim için endişelendiği düşündükçe tuhaf oluyordum.
Uzun zamandır hoşlandığım, gizliden gizliye takip ettiğim çocuk; beni sevdiğini söylemişti dün gece. Halen bunun gerçek olup olmadığını algılayamamıştım. Rüya gibiydi hepsi. Karşımda oturuyordu ve onun siyahlarla döşenmiş mutfağında birlikte kahvaltı ediyorduk şuan. Bir kez daha gülümsedim içimden. Ben kahvaltı etmekten hoşlanmazdım ki..
Ama onunla herşey güzelleşiyordu sanki.
"Bunun altında başka bir şey var gibi?!" dedi. Ben ona bakıp hayallere dalmıştım. Ama o yine çok gerçekçiydi. Bay Eubo'nun beynine girmiş olmam ve bunu fark etmeyişi garip geliyordu. Elbette garipdi ama şuan onunla sevgili olduğumuz gerçeği kadar garip gelmiyordu bana nedense..
Sevgiliyiz değil mi?
Sevgili ya da değil onunla yakındım artık. Kalıpların bir önemi yoktu. Kalbim rayından çıkmak istiyor, midemde kelebekler ritim tutuyordu. Gülümsemeden durmak o kadar zordu ki şuan.
"Neye gülüyorsun sen?" diye sorduğunda yakalandığımı fark ettim. Ve daha fazla gizleyemedim genişçe gülümsedim yeşil gözlerine bakarak. O da benim gibi gülümsediğinde endişesinin yerine mutluluk getiriyor olmak çok güzeldi benim için.
"Halimize," dedim çekinmeden. Çayından bir yudum alarak muzipçe sordu. "Ne varmış ki halimizde?"
"Daha dün birbirimizin yüzüne doğru dürüst bakmıyorken, şimdi birlikte kahvaltı yapıyoruz," dedim gülerek.
"Dün yüzüme bakmayan sendin, ben hep sana bakıyordum," dediğinde itirafı kaşlarımı kaldırmama neden olmuştu.
"Demek öyle beyefendi, sarıçoz ile gülüşerek sohbet eden ben miydim?"
"Sarıçoz?"
"Sarı paçoz işte söyletme adını," diye tersledim yalandan. Yüzünde ki ifade bunu beklemiyordu ki ilk başta şaşırdı ardından güzel bir gülüş bıraktı ortaya. Onu böyle izleyebilmek isterdim. Uzunca..
"Kıskandın galiba," dedi. İnkar edeceğimi düşünüyordu sanırım. Ama hayır inkar etmeyecektim, seviyorsam kıskanmaya hakkım vardı. Salak kızlar gibi 'kıskanmıyorum ki!' triplerine girmeye gerek yoktu.
"Evet, kıskandım."
Masanın üstunde ki elini çeneme uzandığında içimden bir ürperti geçti. "Halbuki kıskanmana hiç gerek yoktu."
"Bir konu da anlaşalım," dedim elimde ki kupayı masaya bırakırken. "Ben bir Türk kızıyım ve takdir edersin ki genetik olarak kıskanç yapıya sahibim. O yüzden bundan sonra hareketlerine dikkat edeceksin!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sene 3019
FantasySene 3019. Covid-19 isimli yeni tip virüs tüm dünyanın yok olmasında ki başlangıcı yapmıştı. Sadece son altı ayda dünya nüfusunun dörtte birini öldüren bu virüs; Evrenistlerin sevinci haline gelmişti. İntikam dolu ruhlar, acımasız düşüncelere sahip...