Koyu gözlerinde kalmıştım öylece. İlk karşılaştığımız gün olduğu gibi seslenmişti bana. Lei..
Anlamı neydi bilmiyordum. Bir anlamı yoktu belki de. Öylesine söylenmiş bir lakaptı ya da..Bunları düşünmenin sırası mı Şila!
Transtan çıkar gibi olduğumda kapsülün içinde ki gerginliğin halen devam ettiğini fark ettim. Aynı ses Mito'ya yine aynı soruyu sorarken tekrar bakışlarım karşımda ki derin bakışları buldu. Sakindi ve bana güven dercesine gözlerini kapatıp açtı. İçimde ki biri ona güveniyordu ama diğerleri güvenmiyordu.
"Sesimi alabiliyor musunuz Bay Mito?"
"Evet," diye cevapladı Mito. Hepimiz nefesimizi kesmiş olacakları izliyorduk. Ömer başını sallıyor ve onu yapmaması için uyarıyordu. Sinsi bir sırıtış belirdi Mito'nun yüzünde.
Tam o an hızla ayağa kalkan Dexa, Mito'nun gözlerine odakladı bakışlarını. Ne diyeceğine merakla beklerken başıma giren keskin ağrı ve kulaklarımda oluşan çınlama gözlerimi kapatmama neden oldu. Başım kapının arasına sıkışmışcasına ağrıyordu ve bu normal bir ağrı değildi. Sanki hiç geçmeyecek gibiydi.
Canım yanıyordu. Çok fena canım yanıyordu.
Bana saatler gelen sürenin sonunda kulaklarımda ki çınlama yavaşlarken, başımda ki ağrı bıçakla kesilir gibi bitmişti. Derince bir nefes vererek gözlerimi açtım. Ölmemiştim dimi!
Nefeslerimi düzene sokmaya çalışırken görüşüm netliğini yeni kazanıyordu. Karşımda rahat bir ifadeyle oturan Dexa kaşlarımı çatmama neden olmuştu.Ayakta değil miydi bu çocuk? Mito'ya bir şeyler söylüyordu hatta..
Mito! Aklıma gelen şey ile derhal ona baktım. Sakince oturuyordu yerinde. Ah! Kulaklarımda ki çınlama bir türlü tam olarak bitmemişti.
Ömer'in sesi ilişti o çınlamaların arasından. "Şila.."
Ona baktığımda aynı sarsılmış ifadenin onda olduğunu gördüm. Elimi işaret ettiğinde bakışlarım işaret ettiği yere döndü. Aman Allahım!
Çocuğun elini mahvetmiştim. Bu nasıl sıkmaktır böyle? Hangi ara olmuştu bu?Hızla çektim elimi. Eldiven olmasına rağmen acıyordu elim, onun ki çok daha beter haldeydi eminim. Mahcup bir ifadeyle. "Özür dilerim, özür dilerim," diye mırıldandım ardı ardına. "Nasıl oldu inan ki anlamadım. Bir an," diyerek etrafa baktım. Çınlama sesi dinmişti. "Başım çok fena ağrıdı. Ölecek gibi oldum."
"Tamam, tamam geçti bir şey yok canım," diyerek elini omzuma koydu. Halen yaşadığım anın şokundaydım. Yavaşça ona döndüm. "Çok tuhaftı," diye mırıldandım. "Biliyorum," dedi. "Nasıl yani?"
"Aynısını bende yaşadım çünkü," dediğinde kaşlarım havaya kalktı. Az önce bu kapsülün içinde ne olmuştu?
Hızla diğerlerine baktım. Tural, Alice, Adiel.. hepsi aynı sersem ifadeye sahipti. Sadece Dexa ve Mito sakince oturuyordu. "Az önce ne oldu?" diye sordum ortaya doğru.
Tural'ın bakışları anında beni buldu. "Bu şeyi sadece ben yaşamadım değil mi?"
"Size de mi aynısı oldu?" diye sordu Alice.
"Oh bee," diyerek yerine yayıldı Tural. "Neyse ki yalnız değil mişim!"
"Neler oluyor lan," dedi Adiel. "Az önce biz bu herifle kavga etmiyor muyduk?"
"Evet, sonrasında başımız dönmeye başladı işte." Kimoni'nin dediği şey ile Dexa'ya baktım. Herşeyi bilen oydu. Kesinlikle oydu. Belki de bu baş ağrısına sebep olan bile oydu. Bir an da hepimizin aynı şeyi yaşaması normal değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sene 3019
FantasySene 3019. Covid-19 isimli yeni tip virüs tüm dünyanın yok olmasında ki başlangıcı yapmıştı. Sadece son altı ayda dünya nüfusunun dörtte birini öldüren bu virüs; Evrenistlerin sevinci haline gelmişti. İntikam dolu ruhlar, acımasız düşüncelere sahip...