Kemerleri takın başlıyoruz.
Zaman kavramı hızla kayıp giderken etrafımda olan kargaşayı takip etmekte zorlanıyordum. Perla ile Dexa'yı birbirinden ayırmaya çalışırken Tural'ında ortaya karışık yumruk sallamasıyla kapsül tam bir kavga ortamına dönüşmüştü. Sesimi duyurmaya çabaladım son kez. "Tural, Ömer lütfen sakin olur musunuz?"
Tabi ki beni duymadılar.
Dexa da kötü kavga etmiyordu ama iki kişiye karşı şansı yoktu. Olacak gibi değildi onları durduramıyorsam Dexa'yı durdurmalıyım düşüncesiyle bir kez daha aralarına daldım. Tam o esnada olan oldu. Yüzüme gelen sert darbe her kimden gelmişti bilmiyorum ama zaman mekan kavramı silinmişti o an zihnimden. Kafam geriye doğru savrulurken inlemiştim. Neredeydik, etrafındakiler kimdi ?
Kim vurduysa sağlam vurdu Şila.
Kendime gelmem bir kaç dakikamı almış olmalıydı çünkü etrafımda ki endişeli seslerle gözümü açtım. Yeşil gözleri endişeyle kaplanmış olan bir adet Ömer vardı karşımda. "İyi misin," diye soran o değildi beklenenin aksine. Yutkunarak sesin sahibine baktım göz ucuyla. Dexa da diğer tarafımda oturmuş meraklı bakışları ile beni süzüyordu. Onu ilk kez böyle belirgin bir yüz ifadesiyle görüyordum. Duygularını saklayan adama ne olmuştu?
Ömer'in yaklaşıp sarılmasıyla derin bir nefes aldım. Ona sarılınca geçiyordu sanki herşey. Gücüm yettiğince ben de ona sarıldım. "Merak etmeyin, iyiyim.." diye fısıldadım.
"Gel kaldıralım seni yerde oturma böyle," diyerek ayaklandı Dexa. Yerde oturduğumu o söyleyince fark ettim.
Ömer benden ayrılarak tersçe baktı Dexa'ya. Konuşmasa da anladım onu. 'Ben varken sen kimsin lan' diyordu bakışları. Tekrar sorun çıkmasını istemezdik değil mi? Elimi yüzüne koyarak kendime çevirdim. Hafiften gülümsedim. "Kalksam iyi olacak," dedim.
Sevgilimin yardımıyla ayağa kalktığımda elinde buz torbası, yüzünde mahçup ifadesiyle bana bakan Tural'ı gördüm. Hemen yanında Samida duruyordu. İfadesi sinirli gibiydi.
Tural sessizce buzu uzatırken Ömer beni koltuğuma yerleştirdi. Dexa buzu alarak önümde diz çöktü ve buzu gözümün kenarına bastırdı. Ne yapıyorsun oğlum sen?
Yüzüm acıyla buruştu ve aynı zamanda gözlerim yaptığı hareket karşısında fal taşı gibi açıldı. Hayır, nereden geliyor bu samimiyet? Ömer'in dişlerini sıktığını fark ettim.
"Bırak bana," diyerek buzu Dexa'nın elinden çekti ve hafifce onu ittirdi. Koca vucut bunu beklemiyor olacak ki dengesini sağlayamadı ve hafifçe yana doğru düştü. Tural hiç gizlemeden gülerken bu durum beni bile içten içe gülümsetmişti. Komikti çünkü yoksa başka bir şey düşünmeyin.
"Bir de pişmiş kelle gibi gülüyor herife bak ya," diyen Samida idi. Kollarını bağlamış sinirle bakıyordu Tural'a. Tural zavallım anında yüzünde ki gülümseme silindi. "Hem kuzenime yumruk atıyorsun hem gülüyorsun haline. İyi bir yumruğu hak ettin sen!"
Samida sol yumruğunu havada sallarken ben gülümsedim. Ve gülümseyince biraz daha acı hissettim. Ömer'e baktığımda o da bunu hissetmiş gibiydi ve sanki kendisi de acı çeker gibi yüzünü buruşturdu. Acımı hisseden güzel kalpli bir adam seviyordum.
"Ya bir anda oldu bende anlamadım nasıl olduğunu ki," diyerek kendini açıklamaya çalışıyordu Tural. Bana seslendiğinde bakışlarımı yeşil bakışlardan çekerek ona baktım. "İnan ki bilerek yapmadım Şila kuşum." Yüz ifadesi mahzundu. "Sorun yok," diye fısıldadım. "Hem ben sana neden vurayım yani şu densize vuracakken oldu hepsi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sene 3019
FantasySene 3019. Covid-19 isimli yeni tip virüs tüm dünyanın yok olmasında ki başlangıcı yapmıştı. Sadece son altı ayda dünya nüfusunun dörtte birini öldüren bu virüs; Evrenistlerin sevinci haline gelmişti. İntikam dolu ruhlar, acımasız düşüncelere sahip...