GRİ

52 8 64
                                    

Hoşgeldin sevgili okuyucu :)

İlkbahar mı sonbahar mı?

Hazırsan başlayalım..

...

"İkiyüzlüler sofrasında aklının faydasını göremezsin."

...







Kelimelerin insanda oluşturduğu etki bambaşka bir şeydi. Kelimeler, dünyanın en iyi insanı olmaya teşvik edebileceği gibi, katil olmaya da ikna edebilirdi. O yüzden bu hayatta değişik düşünen ve bunu kelimelere döken herkesi dışladılar. Her farklı kelime onlar için risk taşıyordu. Basma kalıp düşünceleri sorgulayan her beyin, kabullenmeye alışkın diğer beyinleri etkisi altına alabilirdi. Kolayca..

Perla'nın neden Evren'de olduğunu konuşmalarından anlamıştım. Dışardan bakıldığında asi duran bir yapıya sahip değildi ancak beyninde ki düşünceleri, düzgün telaffuzu ve tonlamaları ile dışarı aksettirdiğinde insanın üzerinde ki etkisi çıplak gözle görülecek kadar netti. Benim beynim onun ki kadar gizli çalışmıyor, düşüncelerim direk lafza dökülüyordu. Belki de bu yüzden bazen patavatsız ilan ediliyordum. Yanlış olana yanlış demek benim suçum muydu?

O harika konuşmanın ardından saatler geçmişti. Çalışmalarımıza mola verip yemeklerimizi yedikten sonra masanın etrafında tekrar toplandık. Bu defa kuzenimle karşılıklı oturmuştuk. Herkesin yerine oturduğuna emin olan Perla, havaya bir takım görüntüler yansıttı. Uzun, oval masanın etrafında hepimiz onun açtığı görsellere odaklanmıştık.

"Adamlarımızı artık tanıdığımız düşünüyorum," derken yanımda ki yerine kuruldu. "En tehlikelisi; Eubo adında ki yaşlı kurt. Komitenin bel kemiği.."

"Bu savaşı başlatan o mu?" diye sordu Samida.

"O değil ama fırsatı ilk ele geçiren kişi o oldu." Adiel'in cavabı düşünmeme neden olmuştu. Bu fırsatı ya onlar oluşturmuşsa?

"Fırsat dediğimiz şey bir virüs," dedim düşünceli ifademle. "Ve biz bu virüsün Çin'den yayıldığını biliyoruz. Peki ya bildiğimiz herşey bir kurmacaysa?"

Herkesi kısa bir an düşünmeye sevk etmiştim sanırım. "Ne yani?" dedi Tural şaşkınca. "Bu virüsü Evrenistler mi yaydı diyorsun?"

"Yok artık," dedi Alice.

Alice'e aldırmadan Tural'a omuz silktim.  "Bilmiyorum, sadece bütün ihtimalleri göz önünde bulundurmalıyız bence."

"Evrenistlerin dünyaya girişi çok kısıtlı böyle bir şey yapmış olmaları pek mümkün durmuyor."

"Mümkün olmayan her şey bir gün mümkün olur Samida," diye cevapladı Perla. Sonra bana döndü. "Ama artık sebep düşünecek zamanımız kalmadı. Sonuç odaklı yaklaşmalıyız."

"Peki, diyelim ki herşey yolunda gitti. Biz ailelerimizi kurtardık, sonra ne yapacağız?" diye sordum.

"Sonsuza dek mutlu mesut yaşadılar," diyerek güldü Tural. Masal kapanışı yada pembe dizi kapanışı yapacağımızı sanıyordu. Ama çok daha farklı bir durumun içindeydik.

"Nerede yaşadılar!" dedim alayla. "Dünya yok olmuş olacak. Evrenistler de bizim onlara ihanet ettiğimizi anlayınca bizi Evrene kabul etmeyecekler. Yedi kişi başka gezegen mi bulacağız?"

"Harbi mantıklı soru," diyerek düşünmeye başlayan Tural'ı es geçerek yanımda ki derin düşünceli adama döndüm. Yeşil bakışları yavaşça beni bulduğunda gözleri kısılmıştı.

Sene 3019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin