Acılar hayatımız boyunca bizimle. Ölüm her an bizimle. Hayallerimizden, hedeflerimizden daha yakın bize. İzmir'de yaşanan depremle birlikte bir kez daha ölümün yakıcı gerçeğini yaşadık. Bugün ölmedik belki ama yarın için kim güvence verebilir ki!Hayatımızı ölüme göre yaşamalıyız. Anı yaşamalıyız.
Geçmiş Olsun #İzmir
Geçmiş olsun canım okuyucum. Allah tekrarını yaşatmasın.. Kimseye..
İyi okumalar...
Hızla Ömer'in koluna dokundum. Bakışları beni buldu. "Yapma," dedim. Kaşları hafifçe çatıldı. "Ne oldu?" diye sordu. O an düşündüm. Neden yapmamasını istiyordum ki! Kafamda anlık bir sebep üreterek cevap verdim. "Ne ile karşılaşacağımız belli değil. Biraz daha bekleyelim. Dünyaya ayak bastığımızda gönderirsin.." diye fısıldadım.
Bir kaç saniye gözüme baktı. Mantıklı gelmemişti söylediklerim. Bana bile tam olarak mantıklı gelmiyorken onu inandırmak biraz zordu zaten. "Neden böyle bir şey istiyorsun anlamadım ama öyle olsun madem," diyerek dosyayı kapattı. Gülümsedim. Bana sebepsizce güvenen bir adamı seviyordum.
Yavaşça yaklaştım kulağına. "Sen harika bir adamsın.."
Gamzesini göstererek gülümsedi. Ellerinden biri yanağımı bulduğunda "Sen de harika bir kadınsın," dedi. Biz şu anda kalsak olmuyor muydu?
Ondan geriye saymaya başlayan dijital sistem bizi kendimize getirdiğinde heyecanla doğruldum. Sonunda Dünya'ya gelmiştik.
"İstasyona giriş yapılıyor," diye tekrarladı sistem. Herkes merakla bakıyordu etrafa. Pencerelerden az da olsa dünyaya dair bir şeyler görmeye çabaladım. Deniz görünüyordu sadece. Ki o da karanlık bir çukur gibiydi. Gece vakti iniş yapıyorduk dünyaya..
Gerçek geceler, gerçek gündüzlerimiz olacaktı artık.
Sanal gerçekliklere o kadar alışmıştık ki yabancı bile gelebilirdi. Sanki burada hiç yaşamamış, burada doğmamış, burada büyümemişiz gibi..
"Atlas Okyanusu Uzay İstasyonu yerleşke üç nokta bir. Dijital kimlikler açık, hava katmanları kontrol edildi. İniş gerçekleşmiştir."
Başımı eğerek Samida'ya doğru baktım. Bakışlarımız denk geldiğinde gözünde korku ve heyecanı görebiliyordum. Gözlerimi kapatıp açtım güven vermek istercesine.. O da aynısını yaptığında hafifçe gülümsedik. İyi ki o dedim.. İyi ki canım kuzenim..
"Kapılar açılıyor," diye anons geçti sistem. Bir kaç defa daha tekrarladı. Uzay gemisi içinde 11 tane kapsül olmalıydı. Ve hepsi sırasıyla kapılarından çıkıyor, istasyonda ki yerlerine yerleşiyordu. Ardından da kapsülün kapıları açılacak ve biz Evrenistler dünyaya ayak basacaktık.
Kapsül çıkış sırası bize geldiğinde elimin içi daha çok terlemişti sanki. Ömer'in fısıltısı çalındı kulağıma. "Geldim annem, sana geldim.." diyordu. Hüzünle baktım ona. Annesine kavuşacaktı. Kendi ailemden çok onun annesine kavuşmasını istiyordum. Böyle güzel bir adamı yetiştiren kadınla tanışmak istiyordum.
Kim demiş kaynanaların hepsi çekilmez olur diye?!
Kapsül Uzay gemisinden çıkarak sinyallerin oluşturduğu dijital yolda ilerlemeye başladı. Camdan dikkatle baktığımda her yer karanlıktı. Yolumuzu belirten dijital çizgiler dışında her yer kap karanlıktı.
"Burası neden bu kadar karanlık," diye sordum.
"Şuan okyanusun üstündeyiz," diyerek cevapladı Dexa. Dikkatle camın aşağısına bakmaya çalıştım. Gerçekten de suyun üstünde gidiyorduk. Sanırım görmeyeli Dünya da sanal konularda ilerleme kat etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sene 3019
FantasySene 3019. Covid-19 isimli yeni tip virüs tüm dünyanın yok olmasında ki başlangıcı yapmıştı. Sadece son altı ayda dünya nüfusunun dörtte birini öldüren bu virüs; Evrenistlerin sevinci haline gelmişti. İntikam dolu ruhlar, acımasız düşüncelere sahip...