Kıskanç

72 7 102
                                    


...

"Kırıldığında insanlarla arana mesafe koy. Hissediyorlarsa yanına geleceklerdir. Gelmiyorlarsa doğru mesafeyi buldun demektir.

...

Herşeyin bittiği noktaya geldiğinizi hissettiğiniz oldu mu hiç? Benim hayatımda öyle noktalar hep oldu. Ve anladım ki o noktalar diğer cümlenin ilk harfinin büyük yazılmasının sebebiymiş. Ailem kozmopolit dünyanın etkisi altında kalan, sıradanlığı seçerek mutlu olduklarını zanneden insanlardan oluşuyor. Sistemin dayattığı şeylere ses çıkarmak bir yana onu benimsiyorlar. Ve benim gibi sürünün dışında kalan bir zihnin varlığı onları rahatsız ediyor. Uzun sürede çabaladıkları halde istedikleri gibi bir insan olamadım. Kendimi suçlu hissetmem gerekirdi öyle değil mi! Ama suçlu olmadığım bir konuda bunu hissetmem düşüncelerime ihanet olur.

'Herşey bitti' dediğim ilk nokta ailemin beni yok saydığı gündü. Abim, benim varlığımdan utandığını söyleyip dururdu hep. Ama yine de beni sevdiğini düşünürdüm. Öyle olmadığını anlamam çok da uzun sürmedi aslında. Onun üst düzey çalışma hayatının kara lekesi olan bir bireydim. Benim varlığım onun kariyerini etkiliyordu. Sürekli baş kaldırıyor olmam onu çileden çıkarıyor, beni değiştirmeye çalışıyordu. Yıllarca çalıştı bunun için. Ama olmadı, ne ben değiştim ne de o stabil hayat planlarından vazgeçti!

Matematik alanında en iyilerdendi. Hayata dair en büyük planı ünlü bir plazanın muhasebe bölümünde sekiz beş çalışıp, eve gelirken ekmek almak, yemekten sonra televizyon başında saatlerini tüketerek günü sonlandırmaktı. Benim bildiğim..
Bir de üst düzey arkadaşları var tabi, onların yanında kendi benliğini hiçe sayan bir varlık. Hayata dair en farklı aktivitesi Futbol maçına kombine bilet almak için para biriktirmesi olabilirdi.

Onu bu düzene sokan insanların kim olduğunu hiç düşünmedi, neden daha iyisini yapmıyoruz? diye sormadı hiç. Ama ben sordum. Ve bu yüzden dik başlı, asi kız oldum. Amacım kimseye isyan etmek değil, sadece yeniliklere açık yaşayabileceğimizi göstermekti. Ailem bunu görmek yerine bana acıyarak bakmaya devam ettiler.

Tâ ki abim sınavları yapacak olan kişilerle gizliden görüşerek beni Evren Üniversitesi'ne göndermeye çalışana kadar. Benim varlığımdan hoşlanmadığını biliyordum ancak tamamen hayatından çıkarmak istemesi..
Büyük bir yıkımdı.
Böylesine tahammül edilemez bir varlık olduğumu öğrendiğim gün, içimde tuttuğum ne varsa dışarı döktüm. Madem beni istemiyorlardı, onlar yüzünden içimde kalan şeylerin dışarı çıkmasında hiçbir mahsur yoktu.

Abimin o çok isteyerek çalışmaya başladığı plazanın sistemine sızdım. Önceki konuşmalarından kelimelerini birleştirerek oluşturduğum sistem karşıtı ses kaydını tüm sistem bilgisayarlarına aktardım. Plazada kim varsa onun aykırı konuşmalarını dinlemiş ve çok geçmeden işinden kovulmuştu. Beni bunu yapmaya mecbur bırakmıştı ama gerçekler ortaya çıktığında tüm suçlu ben olmuştum. Babam, annem beni dinlemek yerine yaptığım şeyin affedilemez bir şey olduğunu söyleyip durdular. Hiç unutmam, annem 'seni doğuracağıma taş doğursaydım' demişti. Böylesine klişe bir söz insanın canını ne kadar yakabilirdi ki?!

Öyle bir yaktı ki kendimi dipsiz bir kuyuda buldum. Yapayalnız.. beni çok seven babacığım.. o bile sırtını döndü bana. İşte benim için son noktaydı onun sırtını dönmüş olması.

Herşeyin bittiğini düşündüğüm o zamanlar sisteme karşı kendimce karşı çıktım. Sınavı yapmak yerine sabote ederek Evren'e gönderilmeyi kabul ettim bir nevi. Yapabilirdim o sınavı, herkes gibi sıradan yaşayabilirdim ama bitmişti işte. Ailem bitirmişti beni.

Sene 3019Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin