Bölüm-39

4.9K 335 38
                                    

    Ali'den

Üstüm başım dağılmış bir halde, soğuk hastane odasına attım bedenimi. Asya'nın sakinleştiriciyle uyuşturulmuş küçük bedenindeki yorgun gözlerini bulan gözlerim, mümkünmüş gibi tekrar doldu. Bahçeye çıksam da, aslında soğuk olmasa da içimdeki fırtınalardan dolayı bana dünyanın en soğuk yeriymiş gibi gelen hastane odasına çıksam da sığamıyordum hiçbir yere.

Tüm bu acıları yaşamasının tek nedeni bendim, karşısına çıkıp bencilliğim yüzünden onunla evlenmemdi...

Neden bunları yaşadığını bilmek onun hakkıydı. Bundan sonra benden gitmek isterse de oğlumuzu ona getirip sessiz sedasız çıkacaktım hayatlarından. Çünkü bunları yaşamayı haketmediler hiçbir zaman.

Bende haketmemiştim ama bunca yıldır yaşadıklarımla alışıktım ben buna...

Sessizce yatağın ucuna iliştim. Ne diyeceğimi, nasıl konuya başlayacağımı bilmiyordum. O yüzden üzerinde düşünmeden döküldü kelimeler dudaklarımdan.

"Çok mutlu bir çocukluk geçirdim biliyor musun? Çok güzeldi her şey. Birbirine aşkla bağlı annemle babam, cadı da olsa bir ikizim vardı. Büyük bir bahçede herkesten uzak müstakil bir evimiz vardı ve kendi kendimize yetiyorduk. O mutluluğun her daim devam edeceğini düşünüyorsun." Dolan gözlerimle dudaklarımda acı bir tebessüm can buldu ve omuz silkerek devam ettim. "Çocukluk işte. Şimdi olsa yaşadığım her güzel şeyin büyük bir acıyla biteceğini biliyorum mesela..."

"Babam çok zengin bir aileden geliyordu. Ancak amcam, hiçbir zaman bunu önemsemediğini ve bir kez bile işlere ilgi duymadığını anlatırdı. Annemle de gittiği üniversitede birbirlerini gördükleri ilk anda bir daha ayrılmamak üzere birleştirmişler hayatlarını. Babam işine de aşık bir adamdı. Hayatımda onun kadar işine bağlı, idealist bir avukat görmedim daha. Öyle ki dedem şirketin hukuk departmanında çalışsın diye elinden gelen her şeyi yapmış ama o, bağımsız ve kimsenin hakkını yemeyen bir avukat olmak istediğini söyleyip her seferinde geri çevirmiş bu teklifi. Annemse biz doğduktan sonra bırakmış işi ve tüm zamanını bize adamış. İyi ki de öyle yapmış. Onunla o kadar çok mutlu anım var ki..."

Derin bir nefes alıp yavaş yavaş asıl meseleye geçiş yapmak için kendimi hazırladım. Bunu uzun yıllar önce konuşmayı yasaklamıştım kendime çünkü tahmin edilebilecek gibi bir acı değildi bu...

"Dokuzuncu yaş günü partimiz için hazırlık yapıyorduk. İki çocuğun aynı anda doğum günü kutlaması biraz zor. Hele iki baskın karakterse" hafifçe gülüp devam ettim. "Her doğum gününde kavga ettiğimiz için annem aramızda ufak bir oyun oynayarak kazananın partinin temasına karar vermesini kararlaştırdı. Böylece itiraz etme hakkımız da ortadan kalkıyordu."

"Yemin ederim bu yükleri taşıyacağımı bilseydim asla diretmezdim, o oyunu asla kazanmaz Ece nasıl isterse o şekilde kutlamaya razı olurdum. Yeter ki bırakmasalardı beni bir başıma, tutsalardı ellerimden sıkıca..." Kısa bir duraksamadan sonra boğazıma düğümlenen koca yumruyu faydasızca geçirmek için yutkunup devam ettim.

" Amcamla çok fazla görüşme şansımız olmuyordu, işlerden fırsat bulduğu zamanlar o kadar azdı ki onu görünce hayranlıktan pervane oluyorduk etrafında. Kazanan ben olunca alışverişe amcamla çıktım o gün, Ece'yi kıskançlıktan delirtti tabii bu. Dedim ya cadı işte." yüzümdeki gülümseme silindi.

"Bir başka keşkem de keşke o gün amcam işlerini doğum günümüz için ayarlamasaydı. O zaman hep beraber olurduk, uzaklaşmazdım evden."

"Saatlerce gezip tozduktan sonra heyecandan zıplaya zıplaya eve geldiğimi hatırlıyorum. Kapının kolunu çevirirken aklımda Ece'yi bugün yaptıklarımızla çatlatmak vardı o sırada üç el ateş sesi duymak beklediğim en son şey bile değildi. O kadar korkmuştum ki dokuz yaşında bir çocuğun o silah sesini zihninden kazıyıp atması imkansız. Kaç gece kabuslarımda o sesle mücadele edip titreyerek uyandığımı hatırlamıyorum bile."

KEMANCI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin