Bölüm-28

9.7K 557 283
                                    

Herkese mer ha baa!! Bombayı patlatacağımız bölüme geldik sizi çok fazla bekletmek istemiyorum bölüm sonunda görüşürüz ❤️
*************

Alinin huzur kokan boynundan aceleyle kafamı kaldırıp odanın içindeki banyoya koştuğumda sabahın erken saatleriydi. Bir hışımla girdiğim banyoda doğruca klozete gidip midemde artık bir şey kalmadığına emin olduktan sonra sifonu çekip lavaboya ilerlerken Ali de ne olduğunu anlamaya çalışır gibi uyku dolu gözlerle yanıma geldi.

Büyük avucuna biriken suyu ağzıma yaklaştırdı ardından da kendini duvara yaslayıp suratıma ilgiyle bakmaya başladı.

"Ne oldu birden bire hasta mısın yoksa?"

Bilmiyorum dercesine omuz silktim.

"Yediğim bir şey dokundu herhalde bilmiyorum ki."

Kafasını öfkeyle iki yana salladı.

"Çocuk gibisin Asya bakmıyorsun ki hiç kendine."

Daha fazla azar yemek istemediğim için doğruca yatağa doğru giderken bir taraftan da cevap veriyordum.

"Biraz dinlenirsem hiçbir şeyim kalmaz merak etme sen."

Arkamdan o da gelip yatağın önünde ayakta durdu.

"Barışı mı çağırsam acaba? Ateşin var mı bir bakayım."

Kocaman eli alnımı bulduğunda sabırla beklemeye başladım.

"Yok gibi duruyor ama yine de arayayım ben gelip baksın işi ne."

Kolunu tutup aceleyle konuşmaya başladım.

"Ne saçmalıyorsun allasen yok bir şeyim işte dün yediklerim rahatsız etmiştir diyorum sana. Biraz dinlenince geçer zaten."

İkna olmamış bir yüzle bana bakarken kafasının hayır anlamında iki yana salladı.

"Olmaz öyle. Bugün bir hastaneye uğra en azından değerlerine bir bakılsın. Ben Rızaya haber veririm öğlen gelip alır seni."

"Abartıyorsun Ali. Hem bizimkilerle buluşacağım zaten için rahatlayacaksa ordan Açelyayla geçerim tamam." dedim yenilgiyle.

Biraz düşünüp kafasını salladıktan giyinme odasına geçip hazırlanmaya başladı. Bende yatağa iyice yerleşip bölünen uykuma döndüm. Uykunun tatlı kollarına teslim olurken alnımda hissettiğim belli belirsiz öpücükle Alinin çıktığını anladım.

Öğleye doğru iyice yükselen ağustos ayının parlak güneşi kapalı gözlerimden içeri süzülürken yataktan kalkıp banyoya doğru yürüdüm. Bir taraftan arkadaşlarımla buluşacağım için hazırlanıp bir taraftan da bulantının nedenini düşünmeye başladım. Aliyi gereksiz yere umutlandırmak istemediğim için söylemek istememiştim ancak birkaç defa korunmasız şekilde birlikte olduğumuz için ya hamileysem düşüncesi de aklıma gelmiyor değildi. Aynadaki çıplak karnıma bakıp incelemeye başladım. Belki de burada ikimizden oluşan bir bebek saklanıyordu.

Belime oturan uçuş uçuş bir etek üzerine de sade bir tişört giyip hızlıca odadan çıktım. Alinin çalışmam için hazırlattığı odaya gidip kemanımla nota kağıtlarını alıp merdivenlerden indim. Hazırlanmış kahvaltı masasına bakınca istemsizce yüzümü buruşturdum. Normalde her sabah hazırlanan enfes kahvaltıdan hiçbir farkı yoktu ancak nedense canım hiçbir şey istemiyordu.

Hızlıca çıkıp Alinin benim için aldığı kırmızı lüks arabaya oturdum ve Aydın Abinin kafesine doğru sürmeye başladım.

Saatler süren çalışmadan sonra eşyalarımızı toparlayıp her zaman olduğu gibi Zeliha Ablanın bizim için hazırladığı fırından yeni çıkan tarçınlı kurabiyelerin olduğu masaya oturup sohbet etmeye başladık.

KEMANCI (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin