Yemin ederim bölümden sonra beni böyle yemek isteyeceksiniz o kadar söylüyorum 💃😍
.....
Karaca K.
Hastaneden çıkalı henüz bir kaç saat olmuştu . Nedense daha önce hiç bilmediğim bir his vardı içimde , adını bile koyamadığım . Sevdiğim adamın ve kardeşim gibi gördüğüm Yılmaz'ın hastalığımı öğrenmesi sebep olmuştu bu hisse .
Korku değildi .. Çünkü alışmıştım , ölümden korkmuyordum . O nakil listesine girdiğim gün , alışmıştım ölüme . Zor olmuştu ama olmuştu işte .
Hastaneden çıktıktan sonra bu konu üzerine Azer ile hiç konuşmamıştık . Ama gözlerinde ki o korkuyu görmüştüm . Harelerini sarmaşık gibi saran o katran karası korkuyu görmüştüm .. Ama ne için korkmuştu onu çözememiştim .
Sessiz sedasın ölmek istiyordum ben . Arkamdan ağlayacak insan bırakmak istemiyordum , gülsünler istiyordum . Ağlamaktan oldum olası nefret etmiştim ben çünkü . Nefret ettiğim şeyin ben göçüp gittikten sonra da yapılmasını istemiyordum .
Gülmeyi seçmiştim ben ! Bu zor hayatıma rağmen , kaybettiklerime , korktuklarıma ama en çok da ölüme rağmen gülmeyi seçmiştim .
Kaybettiklerim için ağlamayı değil , gülmeyi öğrenmiştim .
Çukurda öğrenmiştim gülmeyi .. Çünkü istediğim kadar ağlasam da kendini paralasam da görmüyorlardı acılarımı , kırgınlıklarımı , yaralarımı .. Ama en çok ta beni ..
Aslında gülmeyi annemin abimin gözyaşlarını silerken görünce öğrenmiştim . Çünkü benim ağlayınca göz yaşımı silecek bir annem yoktu . İstediğim kadar ağlasam da ne annem sevecekti beni ne de ailem dediklerim .
Yüreklerinin bir yerlerinde ufacık da olsa bir değerim var mı bilmiyorum , ama eğer varsa ve beni seviyorlarsa artık sevgilerini de istemiyorum . Annemin sevgisini de istemiyorum artık , ya da babaannemin , amcalarımın ama Salih amcam hariç . O evde bir tek o sevdi beni , bir tek o gördü ..
Şimdi de oturduğum koltukta karşımdaki İstanbul manzarasını izlerken onu düşünüyordum . Ne yapardı hastalığımı öğrenince ? Ağlar mıydı ellerinden kayıp gideceğim için ? Kızar mıydı kendine '' lan benim Aslan Karacam erirken ben nasıl görmedim '' diye ..
Ona söylemeli miyim bilmiyorum . Bir yanım bırak bilmesin hiç dese de diğer yanım senin üzerinde bu kadar emeği var bilmeli diye fısıldıyordu kulağıma . Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan ayak seslerine kulak verdim .
Adımlarını tanıyordum bu adamın ...
Azer K.
Oturduğum yerden Karaca'yı izlerken ne yapacağımı düşünüyordum. Hastaneden sonra hiç konuşmamıştık bu konu hakkında.Anamlarıda kısaca geçiştirmiştim bu hastalık konusunda. Çünkü Karacaya sormadan kimseye bir şey söyleyemezdim.
Uzaktan onu izlerken, vaktimin kısıtlı olduğu aklıma gelirken korkuyla kalbim titredi.
Onu bir süre sonra göremeyecek olmam içimi öyle bir acıtıyordu ki.. Anlatamıyordum.Karaca K.
Göz ucuyla Azer'e baktığımda çoktan yanıma oturmuştu. Kokusu esen rüzgarla ciğerlerime ilmek ilmek işlerken bir kez daha anlamıştım..Ben bu adamın her şeyine tutulmuştum..
Başını önüne eğip elleriyle oynarken konuşmak istiyor gibiydi. Ama dili varmıyordu..
" O gün çalışma odasına gelince ki sinirli halin evden kaçtım diyeydi değil mi?" dedim hafif gülerek.