Peçeteler hazırsa haydi başlayalım okumaya...
....
Yazardan..
Akşam yemeğinden sonra Fadik odasına çekilirken diğerleri salonda oturup sohbet ediyordu . Karaca Azer ile beraber oturduğu koltuğun kenarına yaslanmış elini yüzüne yaslayıp olacakları düşünüyordu . Bir an için pişman olsa da hala daha emin değildi bazı şeylerden .
Ama en çok da amcasından . Ona söylemese belki daha rahat yaşardı son zamanlarını . Ama şimdi içine bir vicdan azabı çökmüş onu dört bir yandan boğuyordu . Azer , Karaca'nın düşünceli halini görüp derince bir iç çekmişti .
Onun acısını tahmin etse bile biliyordu aslında Azer , karısının tahmin ettiğinden daha çok acı çektiğini . Görülmeyip sevilmeyen bir kız çocuğu beş yıldır hayat mücadelesi veriyor , en sevdikleri tarafından hiç suçu olmadığı halde katil damgası yiyerek yaşıyor . Çektiği tedavi acıları da cabası üstelik .. Böyle bir acı nasıl tarif edilsin ki ?
Karısının yanına yaklaşıp boşta kalan elini avuçlarının arasına alıp sıkıca kavrıyor , ona destek olmak ister gibi . Karaca , Azer'e bakıp gülümsüyor sadece ama ikisi de biliyor o gülüşün altında saklanan derin acıyı . Ama ses edemiyorlar ..
'' Yenge biz buna ne diyeceğiz , köpek aşağı köpek yukarı . Keleş diyelim işte . ''
Karaca Yılmaz'ın dediğine gülerken Kadir hoşnut olmamış surat ifadesiyle burun kıvırıyor . '' Keleş ne ya ben diyorum Rıfkı daha güzel , hem ben ona Rıfkı deyince melül melül bakıyor . Hayvan benimsemiş adını . '' diyor Kadir ayaklarının dibinde uyuyan köpeği kucağına alırken .
Yılmaz ters ters Kadir'e bakarken Azer bu ikisinin haline gülüyor sadece . Tanıyor kardeşlerini Azer , beyaz ve siyah gibi çok farklılar birbirlerinden ama yanlarına ikisinden başka da bir şey yakışmıyor . Her ne kadar birbirleriyle geçinemeseler de en çok birbirlerini seviyorlar ama işte onlarda ki de inat .
'' Yenge , Fındık falan mı desek acaba ? ''
'' Bacım hayvanı nimet ismiyle mi çağıracağız ? '' diyor Kadir alayla . '' Rıfkı güzel ya işte . '' diye ekliyor Kadir üstüne basa basa .
'' Ya senin bu Rıfkı aşkın ne Kadir he ? Bak doğru söyle geçmişte Rıfkı diye birine gönlünü kaptırdın da kavuşamadın mı lan ? '' diyor Yılmaz dalga geçerek .
Yılmazın dediğiyle herkes kahkaha atarken , Kadir sinirle soluyor Yılmazın dediğine . '' Ya dalga geçmesene benim ayı yavrumla .. '' diyor Karaca hafif Yılmaza kızarken .
'' Harbi ne diyeceğiz biz bu tüy yumağına ? ''
'' Azer şu hayvana bir daha tüy yumağı dersen pataklayacağım seni ya , garibimin gıkı çıkmıyor . Taktın hayvana . ''
'' Ne yapayım , tüylü hayvan , benden çok tüyü var . Şuna baksana annesi ayı sanki , turuncu kafa . ''
Karaca sinirle Azer'in omuzuna vururken Azer gülmüştü . '' Yani hayvana bir doğru düzgün lakap takamadın sende . ''
'' Ne diyeyim hayvana gülüm ya adı yok daha . '' dedi Azer isyan edercesine .
'' Tamam , şöyle yapalım . Herkes bir iki tane isim yazsın bir kağıda kura çekelim . Aynı ismi iki kere yazmak yok ama . ''
'' Tamam yenge ben kağıt kalem getireyim. ''
Yılmaz kağıt ve kalem getirince , herkes isim önerisini kağıtlara yazıp fanusa koydular isimleri . Karaca kağıtları ayırıp bir tane seçti . Herkes merakla kağıda bakarken , Karaca hafifçe kağıdı açıp kimseye göstermeden okudu . Gülümseyip etrafa bakarken konuşmaya başladı .