Selam.
Bu bölüm çok hoşuma gitti. Biraz iç dökme, geçmişi anma, geleceğe müjdeleme var. Umarım beğenirsiniz. Ve galiba bu seride son bir partımız kaldı.
*
*
*
Üzerimdeki sıcaklık beni boğarken gördüklerim ve hissettiklerimin arasındaki tezatlığı anlamaya çalışıyordum. Karşımda Kurtuluş ailesi vardı ama ben kendimi cehennem sıcaklığında yanıyormuş gibi hissediyordum.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken gözlerimin önünde gördüklerim bir anda bir siluete dönüşmeye başladı. Gözlerim kararırken gözlerimi açtım.
Uyanmıştım, uyanmak istemediğim bir rüyadan.
Az önce boğulduğum sıcaklığın sebebini anlarken üzerimdeki yorganı atıp ayaklarımı yataktan sarkıttım. Sakince nefesler alırken belki bir umut rüyamda gördüklerim gerçek olur diye odadan çıktım. Hızlı hızlı indiğim merdivenlerin ardından hızlı adımlarım ile salona ilerledim.
Ama görmeyi beklediğim insanlar yoktu.
Ufuk ve Selen oturmuş açık televizyonda bir filim izliyorlardı ama ben koştur koştur aşağı inince dikkatleri beni bulmuştu.
''Karaca ne bu telaş, ne oldu?'' diye sordu Ufuk .
Ben etrafa göz gezdirirken onun ardından Selen konuştu. ''Sen ne kadar çok terlemişsin öyle? Kabus falan mı gördün Karaca?''
Kendime geldim çabucak. Kurtuluş ailesi evimin salonunda değildi. ''Yok'' dedim hemen. ''Kabus değildi.''
Sadece çok güzel bir rüyaydı.
''Su falan ister misin? Gel otur.'' dedi Ufuk ayaklanıp.
Hayır, ama Kurtuluş ailesini isterim.
O cevabımı beklemeden mutfağa giderken bende kendimi koltuğa attım. Çok geçmeden suyumu getirip bana uzattı. ''Al, iç. İyi gelir.''
Ona teşekkür edip suyu içtim.
''Daha iyi misin?''
''İyiyim Selen. Öyle bir an boşluğuma geldi sadece. Siz ne yapıyorsunuz?''
''Film falan işte. Mutfakta yemek var, acıktıysan ye bir şeyler.''
''Yok, aç değilim. Siz erken dönmüşsünüz?''
''Ben çıkacağım bir saate. Üstümü falan değiştirmeye geldim. Hava çok sıcak terledim şirkette.''
Ufuk'un dediğine güldüm. ''Adana oğlum burası ne bekliyorsun ki?''
''He sanki burada yaşadın da çok biliyorsun.''
Güldüm sadece. Havadan sudan konuşurken telefonum çaldı. Bilinmeyen bir numaraydı. Açtığıma bu sabah toplantı yaptığım adamın aradığını anladım. Akşam iş detaylarını konuşmak için patronu ile bir yemek yememi rica ediyordu.
Hastanenin sahibi ile konuşmam daha iyiydi aslında. Araya ikinci kişiler girmeden daha mantıklı olurdu. Adamın dediğini onaylayıp mekanı ve saati bana bildirmelerini söyleyip telefonumu kapattım.
Zaman geçerken Ufuk çıkmış, Selen ise telefonuyla oynamıştı. Ben kendimi koltuğa yayarken miskinlik yapmıştım mesaj gelene kadar. Zaten çok geçmeden de mesaj gelmişti. Saat neredeyse ikindi vaktiydi. Duşa girip hazırlanmam ve evden çıkışım anca olurdu.
''Selen ben akşam iş yemeğinde olacağım siz takılın kafanıza göre. Hazırlanmaya gidiyorum.''
''Tamam kuşum. Kolay gelsin.''