Selam.Ben yine final yapamadım. ksdmgpdsgjprepon
Dayanamadım uzattım biraz daha.
Ama nasıl güzel bir bölümle geldim size anlatamam.
Bol bol yorumlar lütfen.
*
*
*
Hayatta her şeyin bir sebebi hep vardır. Tıpkı her yaranın bir merhemi olduğu gibi.
Bazı yaraların tek ilacı sevgiyken bazılarınınsa zamandır.
Ve hiçbir yara zamanı dolmadan kapanmaz.
Benimde yaralarımın bir zamanı vardı. Bir çoğunu dostlarımın sevgisiyle bir çoğunu da zamanla kapatmıştım. Kapatamadıklarım da vardı. Zamanı hala daha dolmamış olanlarda.
Eskisi kadar canımı acıtmasalarda yine de kendilerini buldukları ilk an belli ediyorlardı.
Azer'in yanında, hiç bilmediğim ve anlayamadığım bir şekilde tüm bu yaralarımdan arınmış gibi hissediyordum kendimi. Tüm kötülüklerden, tüm korkularımdan her şeyden..
Ben en son böyle hissettiğimde yanımda Vefa vardı. Ama şimdi Azer'di bana bunları hissettiren.
Ona duyduğum sevgi Vefa'yı sevdiğim kardeş sevgisi gibi değildi. İçime dolan bu duyguyu o kadar tanıyamıyordum ki anlamam da uzun sürmüştü.
Çünkü ben birini daha önce hiç böyle sevmemiştim.
Şimdi Azer uykusunun kırkıncı dakikasındayken düşünüyordum bunları. Öğlen yemeğini mızmızlanarak yemiş, odada saçma bir dizi kanalını oflaya puflaya izlerken uyuyakalmıştı.
Bazen gerçekten çocuk gibiydi. Sorsan 30 yaşındaydı halbuki.
Ben onun başındayken Fadik teyzeler de gitmişti. Açıkçası yaşlı kadının burada olmasına gönlüm razı gelmemiş biraz ısrarla göndermiştim tekrar onu.
Ufuk sabahtan Azer'in yanına geçmiş olsuna uğramıştı. Selen yeni şirketini kurma aşamasında olduğu için sabah gelememiş ama boş bulduğu vakit geleceğini söylemişti.
Bende günün ikinci kahvesiyle Azer'in yanında süs bebeği gibi oturmuş öylece bekliyordum.
Sıkıntıdan telefonla oynarken neredeyse yirmi dakika daha geçmişti. Saçımı geriye atıp sıkıntıdan dudaklarımı kemirirken telefonu cebime koyup kafamı kaldırdım ve Azer ile göz göze geldim.
" Sen ne zaman uyandın?"
"Daha yeni." dedi uyku mamuru bir sesle. "Ne zamandır uyuyorum?"
"Bir saat oldu daha, uyu istersen uykun açılmadan." dedim ayaklanıp baş ucuna giderken. "Ağrın varsa ağrı kesici yapabilirim, dikişlerin zorluyor mu?"
Güldü yavaşça. "Karaca iyiyim. İlk kez yaralanmıyorum, bünyem alışık böyle şeylere. Aldığım ilk yara değil bu. Ve belli ki son da olmayacak."
Kaşlarımı çattım. "Son da olmayacak ne demek Azer?"
"Bununun elbet bir karşılığı olacak Karaca."
"Azer, bana bu işleri bıraktığını söylemiştin. Gidip karşılık verince ne olacak? Daha çok düşman kazanacaksın! Daha çok düşman ne demek bunun farkındamısın?"
"Farkındayım Karaca ama bu dünyada bir kere lekendin mi ne kadar temizlenmeye çalışırsan bir o kadar daha kirlenirsin."
"Öyle bir şey yok Azer." dedim sabırla.