1 Hafta Sonra...
''Oğlum haydi Karaca'yı kahvaltıya çağır. Bu saatte uyuduğuna göre gece yine uyuyamadı.'' dedi Fadik çaya bakarken.
''Bu sefer inşallah bir şeyler yer.'' dedi Azer kendi kendine homurdanıp merdivenlere yöneldi. O sırada merdivenden inen Yılmaz'ı görünce aldığı kokuyla yüzünü buruşturdu.
''Lan ibne, az sık şu parfümü! Midem bulandı ya!'' dedi sinirle.
''Kızlar böyle seviyor abi. Sana da günaydın.'' dedi Yılmaz sırıtarak.
Azer sabır çekip merdivenleri teker teker çıkarken çabucak Karaca'nın kaldığı odaya, yani kendi odasının kapısına geldi. Derin bir nefes alıp kapıyı yavaşça tıklattı önce. Biraz bekledi. Karaca uyanınca çalan kapıyı açıp karşılık veriyordu gelene ama kapıyı açmadığına göre henüz uyanmamış demekti. Yavaşça kapıyı açtı.
İçeri adımlayıp yatağa bakarken tam tahmin ettiği gibiydi. Karaca henüz uyanmamıştı. Hırkanın şapkasını kafasına geçirmiş, yüzü yarı kapalı, cenin pozisyonunda uyuyordu. Ellerini birbirine kenetlemiş yastığa başını hafiften bastırmıştı.
Vücut şekli uyurken değişse de Karaca'nın elleri hep birbirine kenetlenmiş uyuyordu. Azer bunu en son Karaca'nın doktorları ile konuştuğunda doktorları ona şu cevabı vermişti.
- ''Kendini güvende hissetmek için öyle yapıyor olabilir. Uyurken insan en savunmasız halindedir. Karaca Hanım bu savunmasız halinde korkmaması ve kendini güvende hissedebilmek için kendine sığınıyor.''
''Anlıyorum ama benim evimde korkması için hiçbir sebep yok. Benim yanımda hele ki.''
''Böyle düşünebilirsiniz ama onun için durum çok farklı. Anlattığınıza göre her an birilerine karşı şiddet uygulamaya meyilli bir şekilde tetikte bekliyormuş. Durup dururken ortam onun için en güvenli yerken böyle tepkiler vermesi onun geçmişte en güvenli hissettiği yerden yara almış ve ya kalıcı bir zarar görmüş olmak olabilir. O yüzden şuan için Karaca Hanım'ın dünya üzerinde kendi ile baş başa olduğu yerden başka güvenli bir yer yok. Onun için en güvenli yer kendine sığınabildiği yer.'' -
Kendine sığınmak..
Azer bunu ilk kez doktordan öğrenmiş, tecrübesini Karaca ile yaşıyordu. Bakıldığında aslında saçma bir durum gibi görünse de çaresiz bir insanın tek çaresiydi.
Anlamaya çalışıyordu bu durumu. Ama canı çok acıyordu. Karaca'nın ona bile sığınamayacak kadar kötü bir hale gelmesi ve bunu bilememesi canını çok acıtıyordu.
Sırf Karaca onunla daha rahat iletişim kurabilsin diye Tufan'dan dersler almaya başlamıştı. Şirkette boş bulduğu vakitlerde videolar izliyor Tufan ile pratik yapıyordu. Henüz bir kaç gün olmasına rağmen çabuk yol kat etmişti.
Karaca'nın yanına yaklaşıp yavaşça ona seslendi. ''Karaca.. Karaca..''
Karaca'dan bir tepki alamayınca bir kaç kez daha seslendi. ''Karaca, uyan.. Karaca..'' Yine bir tepki alamazken olabildiğince yavaş hareketler ile yorganı üzerinden çekmek için hamle yaptığı an Karaca'nın hızla doğrulup onun elini sımsıkı tutması bir oldu.
Uykudan yeni uyanmış sersem hali ile ilk başta Azer'i fark edememişti. Bir kaç saniye onun gözlerine baktıktan sonra ilk şoku atlattı. ''Karaca, benim. Korkma.'' dedi sakince.
Karaca derin bir nefes alıp önce tek eliyle sımsıkı sardığı avuçlarına büyük gelen bileğe baktı. Soğuk ellerinin buluştuğu sıcaklık uzun süre hasret kaldığı bir histi. Parmak uçlarından bütün bedenine bir sarmaşık gibi usulca uzanan o hissin benliğini sarmalamasına izin verdi.