Bölüm 46: "Çin ile konuşmalıyım."

146 16 26
                                    

Doğu Türkistan: Tayvan...

Tayvan: Evet?

Doğu Türkistan: Bu yaptığımızın doğru olduğundan emin misin?

Tayvan: Bak... Senin eve fazla yaklaşmanı istemiyorum. Çünkü ağabeyim seni burada yanlız başına görürse, bir de benim gelmem onu sinirlendirirse...

Tayvan endişeyle Doğu Türkistan'a döndü. Onun masumiyet ile bakan gözlerinde dalıp gidiyordu. Doğu Türkistan'ın gözlerinde de hafiften bir endişe sezmişti. Bu sonunu getirmediği cümlenin daha fazla açılıp korkunç anıları tekrardan canlandırmasını istemiyordu. Bu nedenle cümlenin sonunu kendisi getirmeye karar verdi.

Tayvan: Eski günlere dönmeyi hiç istemem.

Bunu olabildiğince soğukkanlı bir şekilde söylemişti. Ardından yüzündeki endişeyi Doğu Türkistan'a farkettirmemek için hemen önüne döndü.

Tayvan: Sen burada bekle... Ben gidip ağabeyim ile konuşmalıyım.

Doğu Türkistan: A-ama!

Tayvan: Lütfen Doğu Türkistan... Sen benimle gelemezsin. Ağabeyimi tanımıyor musun? Hâlâ özgürlüğün elindeyken bunu kaybetmene izin veremem!

Doğu Türkistan, Tayvan için endişeleniyordu. Ama bunu olabildiğince belli etmemeye çalışıyordu.

Doğu Türkistan: Ta-tamam o hâlde... Sen nasıl istersen öyle olsun.

Tayvan gülümsedi.

Tayvan: Teşekkür ederim.

  Ve bir anda Doğu Türkistan'ın hiç beklemediği bir şekilde Tayvan ona sarıldı. Doğu Türkistan şaşırmış, kalakalmıştı. Şaşkınlığın etkisiyle sadece o da Tayvan'a sarılabildi.

Tayvan: Hemen döneceğim. Bir sorun olursa beni beklemeden buradan ayrıl.

Doğu Türkistan: Nasıl yani? Ya sen?

Tayvan: Beni merak etme. Ben bir şekilde kurtulmanın yolunu bulurum.

Ayrıldılar. Doğu Türkistan hâlâ endişeli görünüyordu. Tayvan'ın, Çin ile görüşmesini hiç istemiyordu ama Tayvan'a engel olamıyordu da!

Doğu Türkistan: Yine de bunu yapmam! Seni burada bırakıp gitmem!

Tayvan: Gerçekten... bu kadar iyi olmana gerek yok...

  İkisi de güldü. Ardından Tayvan ciddileşip;

Tayvan: Benim artık gitmem gerekiyor... Eğer gelmezsem aramak için Çin'in evine yaklaşma.

  Doğu Türkistan cevap vermedi. Çünkü cevabı onu, verdiği bir bir söz olarak bağlayacaktı. O, bunu istemiyordu.

Tayvan: Doğu Türkistan? Beni anladın mı?

Doğu Türkistan: ... Evet...

Tayvan: Tamam.

Tayvan ayağa kalkıp karanlığın içine doğru ilerlerken, Doğu Türkistan sadece umutsuzca onun arkasından bakıyordu. Tayvan'ın geri dönemeyeceğini çok iyi biliyordu.

●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○●○

Tayvan, Çin ile görüşeceği için gerçekten gergindi. Bunu Doğu Türkistan'a belli etmemeye ve Doğu Türkistan'ı daha fazla endişelendirmemeye çalışmıştı. Şimdi ise ancak ay ışığında oluşan, belli belirsiz yerdeki gölgesine öylece bakarak ilerliyordu. Gölgesi bile ona ihanet eder gibi yavaş yavaş arkasına doğru dönmüştü. Tayvan ne kadar ilerlese, gölgesi bir o kadar daha geldiği yöne doğru uzanıyordu. Dönüp ona baktı... Baktı...

Countryhumans 2020 ^~^ {2021}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin