Kuzey Kore, Güney Kore ve Doğu Türkistan sessizce arabanın içerisinde bekliyordu. Bu sessizliği Kuzey Kore bozdu.
Kuzey Kore: Off... Hepsinin benim suçum olduğu için üzgünüm.
Doğu Türkistan: Senin suçun değil. Sis olacağını bilemezdin.
Güney Kore: Tahmin edemez miydi ki? Havalar kötü diyorlar¡
Doğu Türkistan: Güney Kore lütfen... O zaten bunalmış bir durumda...
Güney Kore: Ah, hepsi onun suçu¡
Doğu Türkistan: Hayır, lütfen anlayışlı olur musun?
Güney Kore sessizce önüne döndü ve telefonunu çıkarıp bir numara yazmaya başladı. Kimse ona ne yaptığını soracak hâle değildi.
Doğu Türkistan: Kuzey Kore... Kuzey Kore...
Kuzey Kore moral sizce önünü döndü ve boş gözlerle Doğu Türkistan'a baktı. Doğu Türkistan elini, Kuzey Kore'nin omuzuna koydu.
Doğu Türkistan: İyi misin?
Kuzey Kore: Evet.
Ben: Yalancı bunu söylerken bile sesin kötü geliyor!
Kuzey Kore ve Doğu Türkistan irkilerek arkalarını döndü.
Doğu Türkistan: Senin burada ne işin var?
Ben: Bu dünyayı ben kurdum!
Doğu Türkistan: Seni burada beklemiyorduk.
Ben: Japonya, Pakistan ve Azerbaycan da aynısını söylemişti.
Doğu Türkistan: Nasıl?
Ben: Hey, Kuzey Kore niçin üzgünsün?
Kuzey Kore: Bütün bu olanlar benim suçum...
Kuzey Kore, üzüntüden dolmuş gözlerini Güney Kore'ye çevirdi.
Kuzey Kore sessizce: Onu hiçbir zaman memnun edemeyeceğim mi? Bunlar istemeden oluyor ama hep hata yapıyorum. Bu tamamen benim hatam.
Ben: Sorun bu mu?
Kuzey Kore: Çok üzgünüm. Onu memnun etmeye çalışıyorum ama olmuyor.
Ben hemen Güney Kore'nin elindeki telefonu çekip aldım.
Ben: Güney Kore, biraz şu çocuğu dinler misin Allah aşkına? Bak ne diyor!
Güney Kore isteksizce arkasını döndü.
Güney Kore: Kuzey Kore, seni dinliyorum. Haydi, hemen ne söyleyeceksen söyle¡
Kuzey Kore: Hayır, ne söyleyeceğim?
Güney Kore: Ne söyleyeceksin? Ben de sana onu soruyorum ya¡
Kuzey Kore: Hayır, sorun yok.
Güney Kore: Peki... telefonumu alabilir miyim?
Kuzey Kore sessizce yüzünü cama çevirdi. Doğu Türkistan ve ben ne olduğunu anlamamıştık.
Güney Kore: Telefonumu verir misin?
Bu kadar olay umrunda bile olmayan Güney Kore hâlâ telefonunu istiyordu.
Ben: Ay, alabilirsin. Şu çocuk bile telefonun kadar umrunda değil ya!
Güney Kore sessiz ve yine umursamaz bir tavırla önüne döndü.
Doğu Türkistan: Kuzey Kore?
Kuzey Kore: Ben üzgünüm sizi yüzüstü bıraktım.
Doğu Türkistan: Bu kadar pişmanlık doğru değil.
Kuzey Kore: Eh... evet... ama...
Kuzey Kore sonunda bize döndü,.
Kuzey Kore: Hepsi benim hatam¡
Ben: Ya bu kelimeyi beynine mi kağıdın evladım? Resmen kesin hatalıyım, der gibisin!
Kuzey Kore: Üzgünüm.
Ben söyleyecektim, Doğu Türkistan benim yerine söyledi.
Doğu Türkistan: Kuzey Kore... bu şekilde kendinden pişmanlık duymamalısın.
Ben: Aklımı okudun!
Doğu Türkistan: Gerçekten mi?
Ben: Evet. Demek ki ikimiz de bu çocuğun sürekli kendini suçladığını düşünüyoruz.
Doğu Türkistan: Evet.
O sırada Güney Kore sanırım biri ile konuşuyordu.
Güney Kore: Sanırım... evet... Kuzey Kore yüzünden yolda kaldık¡.. Baskı falan yapmıyorum, bu onun suçu¡.. Güle güle¡
Ben: Sen kiminle konuşuyordun?
Güney Kore: Bir arkadaşım ile konuşuyordum.
Güney Kore başını arabanın camına yasladı. Arabanın içi uzun bir sessizliğe büründü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Countryhumans 2020 ^~^ {2021}
AventuraRusya: Ne yapabiliriz? Azerbaycan: Şehri terk edebiliriz¡ □■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■ Rusya: Gördün mü, Çin? Türkiye bizi affetmedi. E, haklı da tabi. Ben olsam, kendimi affetmezdim. Hem seni de affetmezdim. Seni hiç affetmezdim¡ Türkiye'yi de...