Türkiye kardeşinin bu sorusuna verecek cevap bulamadı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Bir sözü kardeşini daha da üzüntüye boğabilirdi ve buhu da hiç istemezdi. Bu nedenle de konuyu değiştirdi.
Türkiye: Haydi, arrık gidelim. Bizi bekliyorlardır.
Doğu Türkistan gözyaşlarını silerken, kısık bir sesle;
Doğu Türkistan: Peki...
Türkiye derin düşünceleri arasında yavaş adımlarla yürümeye başladı. Uzaklardan doğanın bazı sesleri geliyordu. Yakınlarında ise rüzgar uyulması ve kurumuş yaprakların çıtırtısı vardı. Düşünceleri ile arasına giren bu sesler ona bir yerden tanıdık geliyordu.
Rüzgarın uğultusu...
Onu nereden hatırlıyor olabilirdi? Aklına yeni bir soru takılmıştı. Bu tanıdık ses...
😖😖😖😖😖
Diğer ülkelerin yanlarına gittiklerinde Japonya ve Tayvan'ı sohbet ederken, Azerbaycan'ı da oyuncağını uçurmak için koştururken buldular. Azerbaycan, bozkırı özlemiş olmalıydı. Özgürce bozkırda koşturuyordu.
Sohbetlerinin arasında Tayvan, Türkiye ve Doğu Türkistan'ın geldiğini görünce;
Tayvan: Türkiye abla hayırlı olsun.
Türkiye: Niçin?
Tayvan: 1 haftaya kadar evleniyormuşsunuz.
Türkiye bir an duraksamış ve Tayvan'ın ne dediğini anlamaya çalışmıştı. 1 haftaya kadar evlenmek? Bu fikri hiç değerlendirmemiş, aklının ucundan bile geçmemişti.
Doğu Türkistan: Aaa! Öyle mi abla?
Türkiye, Japonya'ya döndü. Bu fikri onun ortaya attığından çok emindi. Çünkü yüz ifadesinden, "yakın tarihe alma"yı çok yanlış anladığı anlaşılıyordu. Alaycı bir ses tonuyla;
Türkiye: Öyle mi Japonya?
Japonya: Öyle değil mi? Bunu konuşmadık mı?
Türkiye: "1 hafta sonrası" diye konuşmadık.
Japonya: Ne kadar erken, o kadar iyi canım.
Türkiye: Off!
O sırada koşuşturmaktan ter şu içinde kalan Azerbaycan, Türkiye'nin eteğini çekiştirdi.
Azerbaycan: Susadım! (Yaşı küçük olduğu için oruç tutmuyor.)
Türkiye: Tamam, kardeşim.
Türkiye tekrar Japonya'ya döndü ve bu işin burada bitmediğini ifade edermiş gibi;
Türkiye: Bu konuyu daha sonra görüşeceğiz, Japonya.
Türkiye, Azerbaycan'a su içirmek için uzakta duran çantaların yanına gitti. Bütün eşyaları da bu çantaların içindeydi. Sadece Türkiye'nin çantası, Çin'in evinde kalmıştı.
Türkiye ve Azerbaycan oradan uzaklaştıran sonra artık kendini tutamayan Tayvan kahkaha atmaya başladı. Japonya, Tayvan'a anlamamış gibi bakarken, Doğu Türkistan ise Tayvan'ın bu zamansız davranışlarına iç çekiyordu.
Tayvan: Evlilik tarihini kendi aklına göre mi belirledin?!
Japonya: Aslında kısmen evet, kısmen hayır. Ni erken bir tarih olmasını konuşmuştuk, sadece tarihi netleştirmemiştik.
Tayvan: Tabi Türkiye abla bu kadar yakın bir tarih beklemiyordu!
Japonya: Erken olması daha iyi.
Tayvan: Bu kadar sabırsız olma!
Japonya'nın, kendisine sertçe bakması üzerine Tayvan sustu. Olanlardan haberi olmadığı için böyle konuşabiliyordu. Biraz kırgın bir ses tonuyla;
Tayvan: Kötü niyetle söylemedim.
Japonya: Tamam, önemli değil.
2 saniye ciddiyetle kalamayan Tayvan yine alaycı bir ses tonuyla;
Tayvan: Ben de yakın bir tarihte sana evlenme teklif edeceğim sevgilim!
Ama Tayvan bunu ciddi bir ses tonuyla söylememişti. Doğu Türkistan da aynı şekilde (alaycı bir biçimde) yanıt verdi.
Doğu Türkistan: Hayır, şimdilik kalsın.
Türkiye ve Azerbaycan'ın geri dönmesi üzerine yola çıktılar. Bozkır'da uygun bir yer bulup tekrar bir oba kurabilirlerdi. Ya da bozkirdaki eski evlerini kullanabilirlerdi. Yeter ki bozkır olsun.
Japonya'nın düşüncesine göre Türkiye yol boyunca onunla konuşmayacaktı. Ama haklıydı. Türkiye'nin yerinde kendisi olsa, o da aynı tepkiyi gösterirdi.
Türkiye: Japonya... Düğüne kimleri davet etmeyi düşünüyorsun?
Japonya: Ne?
Türkiye: 1 hafta sonra düğün olacağını söylemişsin, kimseyi davet etmeyecek misin?
Japonya biraz düşündü. Düğününe davet edebileceği hiçbir yakını yoktu. Hayatındaki tek yakını annesiydi. Onu da küçük yaşta kaybetmişti. Babası ise o daha birkaç aylık iken savaşta hayatını kaybetmişti.
Japonya: Hayır, kalabalık olmasın.
Türkiye: Peki o hâlde. Ben de sadece kardeşlerimi davet ederim.
Japonya'nın içini derin bir hüzün kapladı. Türkiye'nin SADEXE KARDEŞLERİ 11 kişi ediyordu. Onun kuzenleri vardı, halası vardı, babasının anne-babasını kaybeden çocuklara yardım ettiği kuruluştan manevi kardeşleri vardı. Peki onun? Onun kimsesi yoktu. Yani o öyle düşünüyordu.
Türkiye: Kimseyi davet etmek istemediğinden emin misin? Belki 1 kişi gelebilir?
Japonya: Davet edemem.
Türkiye: Niçin?
Japonya: Çünkü... kimsem yok.
Bun yanıtın üzerine Türkiye hızla Japonya'ya dönmüştü. Japonya'nın yüzünde rahatlıkla okunabilen bir hüzün vardı. Nasıl yani? Hiç yakını yok muydu? Hiç kimse mi? Türkiye yüreğinde tuhaf bir duygu hissediyordu ve o duyguyu durduramıyordu. Bir anlık hareketle dayanamadı ve Japonya'yı öptü.
BUNU YAZDIĞIMA KENDİM DE İNANAMIYORUM.
BUGÜN KADİR GECESİ. HEPİNİZE HAYIRLI KANDİLLER! 🌘⭐

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Countryhumans 2020 ^~^ {2021}
PertualanganRusya: Ne yapabiliriz? Azerbaycan: Şehri terk edebiliriz¡ □■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■ Rusya: Gördün mü, Çin? Türkiye bizi affetmedi. E, haklı da tabi. Ben olsam, kendimi affetmezdim. Hem seni de affetmezdim. Seni hiç affetmezdim¡ Türkiye'yi de...