Japonya: N-ne? Bak-mak...ah...yani...
Türkiye: Sadece bakmak istiyorum. Ama eğer bakmadan rahatsız olursan tamam, bakmam.
Türkiye bunu çok normal bir şekilde söylememişti. Japonya ise utanmış ve ne yapacağını bilemeyen gözlerle Türkiye'ye bakıyordu.
Japonya: Yani¡ Onu demek istemedim, Türkiye.
Türkiye: Tamam, Japonya. Sorun yok.
Japonya: Yani...
Güney Kore, Japonya'yı bu konudan kurtarmak için konuyu değiştirdi.
Güney Kore: Eee? İngiltere hanın telefonu bırakma zahmetinde bulunacak mısınız acaba?
(Bir ses): Acaba acaba? Akıllarda büyük bir soru işareti vardı. İngiltere telefonu bırakacak mı?
Herkes sesin geldiği yöne döndü.
Doğu Türkistan: Azerbaycan¡
İngiltere: Bana bak bücür, benimle bu şekilde konuşamazsın¡
Azerbaycan: İlk olarak, ben bücür değilim¡ İkinci olarak, seninle nasıl konuşayım?
İngiltere: Bak bücür, seninle ilgilenemem.
Azerbaycan: Yok, ciddi soruyorum. Yani bir telefon bağımlısıyla nasıl konuşulur ben de merak ediyorum.
İngiltere: Ben bağımlı değilim.
Azerbaycan: Doğru. Sen telefonla bütünleşmişsin.
Azerbaycan'ın bu esprisine İngiltere dışındaki herkes güldü.
Ben: Azerbaycan sen çok tatlısın, sana kızamıyorum da.
Azerbaycan o çocukluk ruhu dolu gözleriyle bana gülümsedi.
Azerbaycan: Teşekkür ederim.
O sırada yanımıza bir doktor geldi.
Doktor: Bu kadar kişi hastanın başında beklemeyin. Hastanın başında lütfen 2 kişi beklesin. Diğerleri koridordaki bekleme koltuklarında oturabilir.
Tayland: Peki, doktor bey.
Ben: Kim beklemek ister, diye sormayacağım. Japonya ve Pakistan siz Türkiye'nin yanında kalın.
Bütün ülkeler: Tamam.
Pakistan'ı ve Japonya'yı orada bırakarak diğer ülkeler ile bekleme koltuklarına geçtik. Japonya, Türkiye ile konuşurken biraz... farklıydı sanki. Yani bilmiyorum... belki de sadece ben bu şekilde düşünüyorumdur.
Tayland: Biriniz gidip Çin ile Rusya'yı çağırabilir mi? Biz geldik umurlarında değil beyfendilerin.
Kuzey Kore: Ben giderim.
Azerbaycan: Ben çok bunaldım¡ Ben de gelebilir miyim?
Tayland: Azerbaycan sen biraz bekleyebilir misin?
Azerbaycan: Yaaaa¡ Bunladım¡
Azerbaycan öyle bir bağırdı orada bulunan herkes ona dönüp bakmıştı.
Ben: Tamam, Azerbaycan'cığım. Kuzey Kore abinin sözünden çıkmadan onunla gidebilirsin.
Azerbaycan: Yaşasın.
Azerbaycan, Kuzey Kore'nin elinden tuttu ve ikisi hastanenin koridorunda çıkışa doğru yürümeye başladı.
Güney Kore: Ne kadar uslu bir çocuk...
Tayland: Çook(!)...
Tayland bunu alay eder bir anlamda söylemişti ama Güney Kore ciddiydi.
Güney Kore: Hayır, ciddiyim. Azerbaycan uslu bir çocuk. Hem çok da zeki. Belki biraz bunalmıştır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Countryhumans 2020 ^~^ {2021}
AdventureRusya: Ne yapabiliriz? Azerbaycan: Şehri terk edebiliriz¡ □■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■ Rusya: Gördün mü, Çin? Türkiye bizi affetmedi. E, haklı da tabi. Ben olsam, kendimi affetmezdim. Hem seni de affetmezdim. Seni hiç affetmezdim¡ Türkiye'yi de...