İnsanın en büyük korkusuyla yüzleşmesi ona cesaret mi verirdi, yoksa acı mı? Hayatının darmadağın olduğu günü bir kez daha yaşamak... Kaybetmek...
Önce kulakları sağır eden bir kurşun sesi duyuldu. Adeta havayı deldi, geçti. Kuşlar çığlık atmaya başladı, rüzgar panikle hızlandı, doğa irkilmişcesine bir anda uyandı.
" Anne!"
Ufak ülke düşe kalka yerde kanlar içinde yatan ülkenin yanına koştu. Onun her saniye kendisini terkeden canına sarılmak istedi. Korkularını, acılarını ona anlatmak istedi. Ağlamak, onun kendisini teselli etmesini istedi. Ama yapamadı. Korkudan titreyen vicüdu buna izin vermiyordu.
" Evladım, beni merak etme... Ancak sana son birkaç sözüm var. Bu kadından ve onun ailesinden uzak duracaksın. Çünkü onlar eğer sana benim gibi bir acı çektiremezlerse sevdiklerin ile denerler. Dikkatli ol, evladım."
Ufak çocuk hiç konuşmadı. Konuşamadı. Konuşsa ne diyecekti ki?..
Annesini vuran kadın, şimdi de silahını oğluna doğrultmuştu. Tetiği çekti...
Kulakları sağır eden bir ses daha duyuldu. Yerdeki kan daha bir hızla akmaya başladı. Kan, diğer kana karışıncaya kadar can, bedeni terketmiş oldu.
Ufak çocuk bütün korkularını, şaşkınlıklarını bir anda yaşıyormuşcasına ağlamaya başladı. Sanki kendisi teselli edebilecekmiş gibi annesinin cansız bedenine sarıldı. Annesi onun için kurşunun önüne geçmişti. Ve o son kurşun annesinin başının bir yanından girip, diğer yanından çıktı.
Ufak çocuk annesinin katiline baktı. Fakat bu bakışlarda nefret yoktu, sadece korku vardı. Kadın korkunç bir şekilde kahkaha atıyordu.
"Hahahahaha! Hahhaha!"
Bu kahkaha sesleri, ufak çocuğun beyninden hiç silinmedi.
Mermisi bitmiş gibi görünen kadın sinirle silahı doldurmak için içeri gitti. İşte bu... Ufak çocuğun yaşamak için son fırsatıydı. Annesinin kendisini korumak isteyen kollarından isteksizce sıyrılıp koşarak oradan uzaklaştı.
Ufak çocuk ten yapacağını bilemez bir halde boş sokaklarda ilerliyordu. O kadın, gözlerinin önünde annesini öldürmüştü. O korkunç gülümsemesi hâlâ gözlerinin önüne geliyordu.
Derken bir ses durdu. Bu çok hoş bir sesti. Sanki içindeki bütün korkuyu yokeden, güven veren bir sesti. Ufak çocuk sesin büyüsüne kapıldı ve merakla sesin geldiği yöne doğru ilerlemeye başladı. Sokağın başına geldiğinde durdu. O sesin sahibi gördü. Uzun, siyah saçlı genç bir bayan büyük bir kupada kahve içiyordu. Fakat bir sorun vardı. Kahve içtiği kupanın üzerinden, fabrika bacası gibi dumanlar çıkıyordu. Ufak çocuk şaşırdı. Genç kadın niçin bu kadar sıcak bir kahveyi içiyordu? Belki de bilmiyordu? Ufak çocuk bir an onu durdurmak istedi. Tam genç kadının yanına doğru gidiyordu ki genç kadının titrediğini farketti. O da aynı kendisi gibi titriyordu. Isınmak istiyordu ama ısınamıyordu. Kaynayan bir kahveyi içme de ısınamıyordu. Çocuk, genç kadına yardım etmemek için kendini daha fazla tutamadı. Koşarak genç kadının yanına gitti ve ona sarıldı. Genç kadın da ona bir anda sarılmış, kollarında ağlayan ufak çocuğu sevgi ile kucakladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Countryhumans 2020 ^~^ {2021}
ПриключенияRusya: Ne yapabiliriz? Azerbaycan: Şehri terk edebiliriz¡ □■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■□■ Rusya: Gördün mü, Çin? Türkiye bizi affetmedi. E, haklı da tabi. Ben olsam, kendimi affetmezdim. Hem seni de affetmezdim. Seni hiç affetmezdim¡ Türkiye'yi de...
