Bölüm 51: Yeni Misafirler

103 11 16
                                    

Karanlık... Tekrar karanlık... Bomboş, derin bir kuyudayım sanki... Artık o parlak ve hareketli yıldızlar da yok! Burada tek başıma kaldım. Şu anda sadece nereden geldiğini bilmediğim boğuk, karmaşık sesler duyuyor ve bütün vücuduma yayılan, kemiklerine kadar işlemiş bir acı hissediyorum. Bu varlığımı hissetmeme yetiyor.

Kendimi çok yorgun hissediyorum. Bu yorgunluk, acıya karşı durmama engel oluyor. Hareket etmeyi deniyorum... olmuyor. Gözlerimi açmayı deniyorum... olmuyor. Bunları yapamadıkça, bir işe odaklanamayınca acı kendini daha da fazla belli ediyor. Ben ise sadece ona teslim oluyorum. Onun bütün vücuduma yemesine, ısınmasına veya parçalanmasına göz yumuyorum. Çaresizlik böyle bir his mi?

Bir anda duyduğum bir ses ile irkiliyorum. Bu çok soğuk ve sert bir ses... Kulaklarımı elindeki bir bıçağı sürtercesine kesip geçiyor.

???: Gözlerini çözün!

Soğuk ve bir o kadar da hızlı hareket eden bir el, gözlerimdeki kumaşı çözüyor. Yavaşça gözlerimi açıyorum... Ancak bunu görmeyi hiç beklemiyorum!

???: Çin!

❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔❓❔

Çin o sinir bozucu, rahatsız edici gülümsemesini takındı. Kanlanmış, korkutucu gözleri ona zarar verecekmiş gibi Japonya'ya bakıyordu.

Çin: Evet, Japonya. Bakıyorum da beni görmeyi pek beklemiyordun?

Japonya cevep vermedi. Sadece Çin'in o sinir bozucu yüzüne bakıyordu. Içindeki Çin'e olan nefret, onu Çin'e haddini bildirmek için zorluyor ancak ayaklarından, omuzlarına kadar onu bağlayan ipler buna engel oluyordu. Bu da içindeki nefretin daha da büyümesine sebep oldu. Japonya her ne kadar kendini tutmaya çalışsa, içindeki nefret o kadar çırpınıyordu. En sonunda içindeki nefret ve sinir, bir bağırma ile dışarıya fırladı.

Japonya: BENİ NİÇİN BURAYA GETİRDİN, DUYGUSUZ?!!!

Çin alay eder gibi üzgün bir ifade takındı.

Çin: Duygusuz mu? Japonya... bu biraz fazla değil mi?

Japonya: Sana az bile!

Çin: Lütfen ama... Kalbimi (!) kırıyorsun!

Japonya hayretler içinde Çin'e bakıyordu. Onun bu şekilde insanlara zarar vermekten çekinmeyeceğini biliyordu. Ama bu kadarını da ondan beklemezdi.

Japonya: Senin amacın ne?

Çin: Üzgünüm (!) ... bunu sana söyleyemem!

Japonya: O hâlde beni bırak!

Çin: Niçin? Bence böyle gayet iyi!

Japonya: Ben sana gösteridim iyiyi! Kollarım bağlı olmasa!

  Japonya iplerden kurtulmak için çok çabalıyordu. Ancak başaramıyordu. İpler çok sıkıydı, Japonya ne kadar çabalarda o kadar canını yakıyorlardı. Japonya, bir süre sonra buna dayanamadı ve bitkin bir hâlde vazgeçti. Kurtulmak için çabalamaktan vazgeçtiğinde kan yer içinde kalmıştı, zor nefes alıyordu. Japonya'nın bu hâli, Çin'in hoşuna gitmişti. Onunla alay edercesine güldü.

Çin: Yoruldun mu?

Japonya: Hayır...

  Japonya bu "hayır" cevabını verirken bile hâlâ nefes nefeseydi. Bunu Çin'e belli etmemek için çabalasa da Çin, onun yorulduğunu anlamıştı. Japonya'nın başının hizasına kadar eğildi ve Japonya'nın bütün olumsuz duyguları bir arada yaşayan yüzüne baktı.

Countryhumans 2020 ^~^ {2021}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin