Hayal Kırıklığı Ve Bomboş Bir Bölüm

128 17 9
                                    

Türkiye sesi tanıdığında yüzünü Japonya'ya dönmeden gözyaşlarını sildi. Sert ve soğuk bir tavırla;

Türkiye: Ne oldu?

Japonya: Biraz konuşabilir miyiz?

Türkiye: Hayır.

Türkiye sanki Japonya'nın bütün tekliflerini reddedecek gibiydi. Bunu farkeden Japonya olaya farklı bir açıdan bakmayı denedi.

Japonya: Görünüşe göre benim kadar senin de konuşmaya ihtiyacın var.

Türkiye: Yanlız kalmak istiyorum!

Türkiye bunu söyledikten sonra Japonya rahat bir tavırla;

Japonya: Hayır. Ben burada olacağım. Sonuçta oda herkese ait, değil mi?

Japonya odanın içersine girdi ve Türkiye'nin karşısındaki koltuğa oturdu. Türkiye ise yüzünü tekrar cama çevirdi ve Japonya ile konuşmadı. Japonya'yı umursamadı.

Sessizlik... Sessizlik... Uzun bir sessizlik...

Japonya hâlâ oradaydı ve sadece Türkiye'ye bakıyordu. Sessizce onu seyrediyordu. Türkiye bir süre daha bunu görmezden geldi. Uzun bir süre cama bakmaya devam etti. Sadece sessizliği dinliyor ve bunun huzurunu alabiliyordu. Bir süre sadece bunu yaptı. Fakat sessizlik gerginlik veya huzur getirirdi. Bir süre sonra bu huzur da gerginliğe dönüştü ve en sonunda Türkiye kendini Japonya'ya açıklama yapmalı gibi hissedecek olacak ki nihayet konuşmaya başladı.

Türkiye: Bak Japonya, ben sana kırılmadım. Beni... sakın yanlış anlama. Sadece bileğimi sıktığın zaman can acısı ile farklı davranmış olabilirim. Ama sana kırılmadım veya küsmedim.

Japonya konuşmadı. Öylece Türkiye'yi dinliyordu. Türkiye, Japonya cevap vermeyince;

Türkiye: ... Anlayabiliyor musun?

Türkiye, Japonya'ya döndü. Japonya şaşkın bir ifadeyle Türkiye'ye bakıyordu. Sakin ve ciddi bir tavırla konuşmaya başladı.

Japonya: Fakat hâlâ moralin yerine gelmemiş gibi.

Türkiye durdu. Yutkundu. Dalgın bir şekilde;

Türkiye: Sadece o Çin'in kardeşime yaptıklarını düşünüyorum. Bunları düşündükçe de çok sinirleniyorum... Doğu Türkistan her olaya iyi yanından bakıyor gibi dursa da o da bu olaydan etkilendi.

Japonya duraksadı. Gerçekten... belki de bu doğru olabilirdi. Bir süre Türkiye'yi dinledi ve düşündü. Bir süre sonra söz sırası ona gelmişti.

Japonya: Çin'in davranışlarını kontrol etmesi gerekiyor.

Türkiye: Ama... gitmiş....

Japonya: Evet. Hemde Kuzey Kore'yi ve Güney Kore'yi de gittiği yere götürmüş. Yine davranışlarını kontrol edememesi çok kötü olur. Hem acaba nereye gitti? Niçin Kuzey Kore ve Güney Kore'yi de yanına aldı ki?

Türkiye kalkıp camı açtı.

Japonya: Hey, Türkiye! Sen beni dinliyor musun?

Türkiye: Evet. En son Çin'in niçin Kuzey Kore ve Güney Kore'yi yanında götürdüğünü sordun. Belki de eski evlerine gitmişlerdir. Hem Çin, Kuzey Kore ile iyi anlaşıyor. Belki de bundan dolayı onu da yanına almıştır. Biliyorsun... Çin ve Kuzey Kore'nin arası çok iyidir.

Türkiye tekrar koltuğa oturdu.

Japonya: Ah! Evet! Eski evlerine gitmişlerdir tabi!

Japonya heyecanla ayağa kalktı.

Japonya: Çin'in niçin böyle yaptığını biliyorum!

Türkiye gayet sakin ve ciddi bir şekilde;

Türkiye: Niçin?

Japonya: Yolda anlatırım! Gel!

Japonya, Türkiye'nin kolundan tutup ayağa kaldırdı. Türkiye'yi bahçeye doğru götürüyordu.

Türkiye: Ay! Dur, Japonya!

Bahçeye çıktıklarında Japonya bahçenin bir köşesinde duran lacivert-mavi arabayı çalıştırdı. Türkiye ise hâlâ bu duruma bir anlam vermemişti. Japonya arabayı çalıştırırken arabanın dışından onu seyrediyordu.

Türkiye: Biz nereye gidiyoruz, Japonya?

Japonya başını kaldırdı.

Japonya: Çin'in evine gidiyoruz.

Türkiye: Ne?! Niçin?

Japonya: Çünkü bir olayı anımsadım.

Türkiye: Ne anımsadın (!) acaba? Hep bir olay hatırlıyorsun, o olayı bir ben hatırlayamıyorum zaten.

Türkiye bu şekilde söylenirken arabaya bindi.

(Ses): Gezmeye mi gidiyorsunuz?!

İkisi de sesin geldiği yöne baktı. Azerbaycan, odasının camından onlara sesleniyordu.

Azerbaycan: Ben de geliyorum! Bekleyin!

Japonya: Gezmeye gitmiyoruz!

Türkiye: Azerbaycan, dur!

Azerbaycan hiçbirini dinlemeden koşarak içeri girdi. Japonya ise bunalmış bir şekilde arkasına yaslandı.

Japonya: Bir yanlız kalmıyoruz...

Türkiye: Efendim?

Japonya: Hiç...

Az sonra Azerbaycan'ın neşeli bağırışları duyuldu.

Azerbaycan: Yaşasın! Gezmeye gidiyoruz!

Azerbaycan neşeyle koşarak arabanın yanına kadar geldi. Ufak bedeni, arabanın kapısını zar zor açabildi. Neşeyle arabaya atladı ve tekrar o ufak bedeniyle zar zor arabanın kapısını çekti.

Azerbaycan: Ben geldim!

Japonya sıcak bir şekilde gülümsedi. Çünkü Japonya her ne kadar yanlarında birinin gelmesinden hoşlanmasa da Azerbaycan'ı severdi. Ona çocukça bir şekilde karşılık verdi.

Japonya: Hoş geldin!

  Araba, evin bahçesinden çıktı ve evin bulunduğu tepeden aşağı doğru inmeye başladı. Bir süre sonra şehir merkezine ulaşacaklardı. Şehir merkezinden biraz daha uzakta Çin'in evi vardı. Azerbaycan olanlardan habersiz;

Azerbaycan: Siz gezdikten sonra parka da gidebilir miyiz?

Türkiye: Aslında bizim bir işimiz vardı, kardeşim. Sen biz işimizi halledene kadar arabada bekle.

Azerbaycan: Hmmmm.... Madem arabada kalmam gerekiyor, kesinlikle gidecekleri yerde önemli bir işleri var. Beni hiç önemli bir işe ortak etmiyorlar. Tamam, ablacığım. Bakalım nereye gidiyorlar... A! Belki orada çikolata da vardır!

  Ardından Türkiye merakla Japonya'ya döndü. Japonya yola bakıyordu. Bu nedenle Türkiye'nin kendisine baktığını farketmedi. Türkiye bunu farkedince alçak ve sakin bir ses tonuyla;

Türkiye: Japonya...

Japonya: Evet?

  Japonya yola bakmaya devam ediyordu.

Türkiye: Çin ile ilgili ne hatırladın?

Japonya: Geçmişi...

Türkiye: Nasıl?

  Türkiye'nin sesinde az da olsa yorgunluk seziliyordu. Ama Japonya bunu pek farkedemedi. Azerbaycan ise yolu seyrediyor ve nereye gittiklerini anlamaya çalışıyordu.

Türkiye: Ne oldu?

Japonya: Ben bildiğim kadarını anlatırım. Ama hepsini tam bilmiyorum.

Türkiye: Tamam.

ÇOK SİNİRLERİM BOZUK! BÖLÜMÜN YARISI SİLİNDİ BU NEDENLE GERÇEKTEN BOMBOŞ GEÇEN VE BAŞARISIZ BİR BÖLÜM OLDU. ASLINDA DAHA MANTIKLI OLAYLAR OLACAKTI AMA ŞİMDİ ONLARI YAZAMIYORUM. İNSAN BİR KERE AYNI DUYGUYLA YAPTIĞINI BİR DAHA YAPAMIYOR.

Countryhumans 2020 ^~^ {2021}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin